HER 10 KASIM’DA ATATÜRK COŞKUSU
Atatürk sevdalısı, cumhuriyetçi, özgürlükçü, barış ve kardeşlikten yana; Köy Enstitüsü kaynaklı eğitimci olduğum için, genelde her yazımda; mutlaka ve mutlaka Mustafa Kemal ve aydınlanmasından birkaç cümle de olsa vurgulamaya çalışırım. Niçin? Niçin mi? Atatürk Türkiye’sini ve şimdi ki 2020’li yılları Türkiye’sini yan yana getirdiğimizde; çağdaşlıktan kopup, ortaçağ karanlığı seviyesinde, hatta daha da gerilerde olduğunu ibretle ve de üzülerek izliyoruz. Onun içindir ki, 10 Kasımlar: 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 29 Ekimler gibi önemli olup; ve hatta daha çok önemlidir. Daha da önemli oluşuna gelince, 23 Nisanlar ve diğer ulusal bayramlar, vatanın kurtuluşu ve aydınlanma devrimlerimizin miladı olurlar. 10 Kasım’sa: Atatürk’e olan borcumuz ve bağlılığımızın destanlaşan sevdasıdır.
Bugünü geçmiş yıllarda ozanlarımız, çok güzel duygulu sözlerle betimlemişlerdir. Veyseller, Behçet Kemal Çağlarlar, Hasan Ali Yüceller ve de Nazım Hikmet. Kimler yazmadı ki Atasına, sevgisini, hayranlığını… Bu yazımda: Koca Ozan Mahsuni’den bir alıntıyı sizlerle paylaşmak geçti içimden.
……..
“ Sana hasret sana vurgun gönlümüz
Neredesin mavi gözlüm nerde?
Bu gemi bu Karadeniz
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
…….
Kurban olam yürüdüğün yollara
Kara peçe yakışmıyor kullara
Uyan bak bizim hallara
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
……
Bulutlar terinden, dağlar kokundan
Sarhoştur sevdiğim Mahsuni bundan
Bir daha gel, gel Samsun’dan
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
……
İşte Mahsuni’nin sesi, çığlığı Anadolu’nun sesidir. Anadolu’nun hiçbir engel tanımadan Anıtkabir’e koşuşunun sesidir. Mahsuni’nin sesi, haksızlığa ve zulme direnen; Pir Sultan’ın, Dadaloğlu’nun ve Köroğlu’nun sesidir.
***
82 yıl geçti aradan. Türk ulusu ve de Atatürk’ün insanlığa bıraktığı mirasın farkında ve kıymetini bilen; diğer ulusların aydın insanları: Ankara’da olanlar; Anıtkabir’e, Ankara dışında ve diğer ülkelerde ki Atatürk sevdalıları da; kendilerine en yakın heykelinin ve büstünün olduğu yerlere akın ettiler 10 Kasım günü.
Her 10 Kasım’da yollarda; trafik saat 9’u 5 geçe tüm araçlar duruyor; sirenlerini susturmuyorlar. O saygı süresince, arabalardan çıkan siren sesleri; “İlahi bir sese” dönüşüp, bulutlara karışıyor.
***
Görülmedik bir tezahürat. Tarih kitaplarında; bu gezegende böyle sevgi ve bağlılığın benzerini yazmış değil. Hem de bazı ilçelerde; vali ve kaymakamlıkların yasaklamalarına rağmen… İzmir suikastında:
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” der. Her yıl, gittikçe artan sevgi ve bağlılıkta, Cumhuriyetle beraber ATATÜRK sevgisi payidar kalacaktır.
***
İkinci Dünya savaşı sonrası, “Marshall Yardımı” ABD’nin Türkiye’yi sömürme ve emrine almanın ilk adımları olur. İkinci Dünya savaşında, miadı dolmuş silah ve savaş araçlarını hibe diye verip, bozulduğunda da parçalarını yüksek fiyatlarla verip, daha çok para kazanmışlardır.
Karşılığında: Nato’ya sokma. Arkadan Kayseri ve Eskişehir uçak fabrikaları kapatılır. Kırıkkale silah fabrikasında silah üretilmeyecek, mermi üretilecek. Silah gerektiğinde; Nato müttefiki olduğu için, ABD verecek. Bu antlaşmayı yapan, ABD 1963 Kıbrıs krizinde: “Benim verdiğim silahlarla savaş yapamazsın” der.
İnönü: ABD başkanına: “Yeni bir dünya yaratılır, Türkiye, bu dünyada yerini alır” diye karşılığını verse de, ABD İncirlik, Malatya ve Eraş hava üslerini kurmakla; Ortadoğu ve Kafkasları kontrolüne alır. Zamanın hükümet başkanı Demirel: “Üs yok, tesis var.” demiştir, soruların karşılığında. Celal Bayar’ın :”Türkiye, küçük Amerika olacak” sözü gerçekleşmişti. Pergelin sivri ayağı, Anadolu’ya çakılmıştı. Arkadan gelen “Çekiç güç” “Kozmik Oda”. Artık Atatürk’ün “dişiyle, tırnağıyla” yaptığı devrimler, bağımsızlıklar, siyasi iktidar uğruna başkalarının eline geçmişti.
***
Bunları niye yazdın, ne alakası var diyeceksiniz. Lise düzeyinde öğrenim yapan 100 kişiye sorun. İlk, orta demiyorum. Cumhuriyetten günümüze kadar, sırasında istemiyorum. Kaç kişi ve kimler Cumhurbaşkanlığı yapmıştır? 100 kişiden bir elin parmaklarını geçmez bilen sayısı yani beş kişi olmaz bilen. Neden? Bu siyasi cumhurbaşkanları; önce partim, ailem ve yandaşım dediler de ondan.
Ülkenin sorunlarını ve halkı görmezlikten geldiler. Atatürk’ün bıraktığı: fabrikalar, bankalar, limanlar, tarumar oldu. “su parasına” yandaşlara ve yabancılara, özelleştirme kılıfına sokularak “PEŞKEŞ” çekildi. Hafızalarımızdan çıkmayacak nitelikte sözler: hala taptaze. Demirel, Et Balık Kurumu satılırken, “Devlet, celepcilik yapmaz” demiştir. Amerika Irak’a saldırırken; Özal: “Bir koyup, üç alacağım” demiştir.
Aradan 82 koca yıl geçmiş, bütün Türkiye ve hatta dünyanın hemen hemen her yerinde, 10 Kasım’da, Atatürk: saygıyla, şükranla ve gözyaşları ile anılıyor. Nedeni: “Önce vatanım ve halkım” dedi de ondan.
Bir kalple yaşadın 57 yıl. Şimdi sen: milyonlarca Türk ulusunun ve de dünya uluslarının kalplerinde, sonsuza değin yaşıyor ve de yaşayacaksın MUSTAFA KEMAL ATATÜRK !…
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi