Yeni adresimiz
Ana Sayfa Yazarlar 21.07.2020 2202 Görüntüleme

NEDEN SİVAS-MADIMAK ? !

reklam

“Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak.”

Cumhuriyetin kurulmasından sonra; saltanat ve Yavuz Selim’den beri devam eden şeriat sistemi kaldırılmış olsa da; Osmanlı’dan kalan (tımar sistemi) ağalık devam ediyordu. Gövdesi kesilmiş ama; canlılığını koruyan köklere ulaşılamamıştı.

1936 yılında ele alınan toprak reformu, tam olarak uygulanamadı. Meclisin üçte ikisi, toprak ağaları, şeyhler ve tarikat liderlerinden oluşuyordu. Atatürk’ün erken ölümü; Türk ulusunun makus talihinin tekrar başlangıcı olur. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarda olsa da, İsmet Paşa; saltanat ve hilafet yanlısı olan ağalara, şeyhlere, tarikatlara ufak ufak taviz vermeye başlar. Zaten; 1944 yılında Celal Bayar ve Adnan Menderes öncülüğünde Demokrat Parti kurulur. Devletin devrimci olan elemanları, idareden yavaş yavaş da olsa uzaklaştırılmaya başlar. En bariz örneği; devrimlere karşı olan Kazım Karabekir’i, Meclis Başkanı, Süleymaniye Medresesi müderrisi olan Şemsettin Günaltay’ı da başbakan yapar. Köy enstitülerinin kurulma projesini Atatürk’ten alan Hasan Ali Yücel’i Milli Eğitim Bakanlığından alıp Menderes’in has adamı olan Şemsettin Sirer’i Milli Eğitim Bakanı yapılmasıyla cumhuriyet ilk yenilgisini alır. Köy enstitüleri daha yeni yeni meyvelerini vermeye, Anadolu’da aydınlanma ve kalkınma borusu çalmaya, halk uyanışa geçmeye ve halk uyanışa geçmeye başlamıştır. Neticede 1954 yılında köy enstitüleri kapatılıp yerine İmam Hatip okulları açılır. Konumuz bu değil ama cumhuriyetin ve devrimlerin de şahdamarı  kesilir.

İrtica; cumhuriyetin düşmanları, Anadolu halkının uyanmasını istemeyen emperyal güçler ve içerde; onların yandaşları devamlı pusudadır. 25 Aralık 1925 yılında, Derviş Mehmet ‘’Ben mehdiyim, dinimiz mahvoluyor, şeriatı kurtarmaya geldim.’’ diye bağırır. Etrafına binleri toplar. Olayı bastırmaya gelen yedek subay Kubilay’ın başını gövdesinden ayırır. Olayın haberini alan Atatürk ‘’Menemeni haritadan silin, yerine bir utanç abidesi dikin, halkını, Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürün.’’ der. Elebaşları yakalanır, idam edilir.

***

Niçin Sivas? Çünkü Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu. Cumhuriyet ve ilkelerine sahip olan aydın kişiler, ozanlar, sanatkârlar; HAKSIZLIĞIN sembolü olan Pir Sultan şenliklerine katılmak için Sivas’taydı. Sivas, tarih boyunca Anadolu öz kültürünün beşiği olmuştur. Pir Sultan Abdal, Âşık Veysel, Ruhsatı, Kul Himmet ve daha niceleri… Ozanlar şehridir Sivas.

***

Pir Sultan’dan ozanlığı devralan Veysel; “Uzun ince bir yoldayım / gidiyorum gündüz gece” mısralarını sazı ile anlatırken; bu mısraların içinde; Madımak’ı da söylemiş de: bizler anlamamışız. Ve devam etmiş üstad: “Gurd koyunla gezer idi, fikir başka başka olmazsa” Daha ne desin büyük ozan? Madımak: başka fikirlerin katliamıydı. Halep’te derisi yüzülen Kul Nesimi’inin adaşı: Ozan Nesimi’yi de, Madımak otelinde yaktılar hem de Pir Sultan şehrinde !…

Madımak otelini yakan ateşin çıngısı çok gülünç bahanelerle atıldı.

Neymiş? “Şeytan Ayetlerini Türkçeye çeviren Aziz Nesin’e, Sivas mezar olacak” Kim inanır?.. O, isyanı çıkaran on binlerce kişilerden, değil isyancılar, elebaşlarından dahi o kitabı kaç kişi okudu? Yahut da; değil okumak, eline aldı veya gazetelerden resmini dahi gören oldu mu acaba?

Uydurma iftiralara; bu ülkenin insanları artık inanmıyor, inanmaz oldu. Aziz Nesin sadece Sivas’ta yaşamıyor ya? Aziz Nesin gibi insanlar, bir dünya vatandaşı durumunda. Eserleri, dünyada birçok dile çevrilmiş kişi. Aynı zamanda; Aziz Nesin; bütün mal varlığını, kimsesiz çocukların eğitim almaları adına; Çatalca’da bir çiftlik vakıf kurar, kendi çocuklarına bir kuruş bırakmadan. Aziz Nesin; Nazım Hikmet gibi; ÇOBAN YILDIZIDIR. Nerede olursanız olun, baksanız görürsünüz onları, sadece Sivas’ta değil.

***

Neden Sivas? Sivas, isyancılarında belirttiği gibi, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı yerdi. Onlar her şeyi güzel planlamış olacaklar ki; yangın yerine gelen; Sivas Refah partili Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu kalabalık: “Mücahit Başkan, Mücahit Temel!” sloganlarıyla karşıladılar. Başkan önce Fatiha okur; “Yarab, Allah razı olsun” diyerek halkı selamlar… “Biz burada bu tepkiyi dile getirdik. Ancak bunun uzaması, başka yanlışlıklara sebep olabilir… Şimdi sizlerden rica ediyorum… Lütfen, sakin olarak dağılın… Cenabı Hak hepinizden razı olsun…” (Cumhuriyet. Genco Erkal’ın ağzından)…

***

Belediye Başkanı: İsyancıları, vazgeçirmek için değil de; sanki bir kuruluşun açılışı veya bir günün kutlanışı gibi dualarla konuşma yapar. Bu konuşmaların özü; “sonuçlara katlanacaksınız, haddinizi bilin” tarzında tehdittir, gözdağıdır ANLAYANA!…

***

Bu konuşmaların yerine; halkın karşısına dikilip: “Ne oluyor? Bu devlete karşı isyandır, başkaldırıştır!… Benim cesedimi çiğnemeden bu işi yapamazsınız!… Yaptırmam!… Karşınızda beni bulursunuz!…” deseydi; o halk da sadece yürüyüş ve slogan atmadan öteye gidemezdi. Katılırsınız, katılmazsınız o da ayrı mesele…

Bir Belediye Başkanından, devlet adamından bu beklenirdi demek istiyorum. Kışkırtmak yerine!…

Bu olayların yapıldığı aylar, Ankara’da devletin en üst konuk evlerinde, köşklerinde; sarıklı, cübbeli tarikat liderleri; lüks araçlar içinde gelerek, iftar yemeklerinde ağırlandıkları günlerde olmuştur.

***

Madımak yangınında isyancıları savunan sekiz avukatın sekizi de, sağ partilerden milletvekili olarak meclise girmiştir. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Sivas katliamında 4 Temmuz 1993 “Fevkalade hassas bir konudur ve devlet güçleriyle halk karşı karşıya getirilmemelidir.” Başbakan Tansu Çiller: 2 Temmuz 1993 “Otelin etrafını saran vatandaşlarımıza hiçbir şekilde zarar gelmemiştir. Onlardan, ölen ve yaralananda yoktur.”

İşte yine Atatürk farkı ile karşı karşıyayız. Atatürk Menemen’de bir kişi için; “Menemen; haritadan silinsin, yerine bir utanç abidesi yapılsın” derken, günümüz siyasileri; isyancıların zarar görmediğini mutlulukla anlatırken. Demirel’in 16-29 Aralık 1978 Maraş katliamında; 120 vatandaşımızın öldüğü olaylarda, gazetecilerin sorularını kızgınlık içinde: “Kimse bana, sağcılar ve milliyetçiler cinayet işliyor, dedirttiremez” diyerek, sağın hamiliğini üstlenmiştir.

Sivas katliamında; Savcı Nusret Demiral, “olayda örgüt yok, tahrik var” derken katilleri masumlaştırır, ölenleri suçlu hale getirir sanki.  

***

Yazıyı ne kadar kısa yazmaya çalışsam da beceremedim. Olaylar ve gelişen sonuçları beni çok etkiledi. Aslında bu olaylar, ne birkaç yıllık, ne de birkaç yüzyıllık. Bu topraklarda yaşayan insanlar: Bundan sonra Atatürk’ün o mucizevi sözünü evinin en görünür yerine çerçeveletip asmalı ve her gün bakıp bakıp, okuyup okuyup düşünmeli. Ne diyor hani? “….memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde…..”

Bu sözleri unuttuğumuz sürece bizlerden sonra gelen çocuklarımız da asla; batı uygar toplumlarında olan; özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin olduğu barış içinde yaşamanın tadını alamayacaklar…

 

 

                                                                                                                     

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb