Dünyayı beş ay gibi kısa bir sürede etkisi altına alan COVİD-19 virüsünün, gripten 20 kat daha öldürücü olduğunu gördüğümüz de; tüm dünya sağlık sisteminin de çöktüğünü gördük. Savaş araçları ve uzay yarışı yapan büyük sanayi devletlerinin, daha da çok zayiat verdiklerini ve de çaresi kaldıklarını da gördük. Sanayi de yarış yapan Kapitalist devletler; eko sistemi ve doğal yaşamı hiçe sayarak; gezegenimizin kirlenmesine olanca hızı ile devam ettiler.

Ne zamandan beri mi?… Daha hızlı geçiş; İkinci Dünya Savaşından bu yana. Bu çarpık ve acımasız tahribata; çevreciler ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ne kadar da tepki gösterdilerse de geri adım atmadılar. Kutuplardaki buz parçalarının; Avrupa’da ki bazı devletlerin yüzölçümlerinden daha da büyük olduklarını bildikleri halde.  Delinen ozon tabakasının, büyük kasırgalar, hortumlar, tufan niteliğinde aniden bastıran yağmurların; en güzel öncü haberleri olduğunu bir türlü anlamak istemediler. Kıymetli madenler için; yok edilen bitki örtüsü… İstanbul Boğazından geçen su debisi hacminde; yanan petrollerinin, havaya karışan karbonlu dumanı… Ve de betonlaşan tarım alanları… Tarım ilaçları…

Doğa intikamını almaya başlıyor mu? Yoksa geç bile mi kaldı? Bu virüs, en çok; astım, bronşit ve ileri derecede şeker hastalıkları olanları vuruyor. Hastalıkların kaynağına inildiğinde; yanlış beslenme, sanayi atıklarının; toprağı, suyu ve havayı kirletmesi.

Yeri geldiğinde; en güzel başvuracağımız kaynaklarımız atasözlerimiz oluyor. “Keçinin çalıya ettiğini, kül derisinden çıkarır” Keçi ormanı yok eder. Külde keçinin derisi işlenirken, kül ile yumuşatılır. Kısaca özü bu oluyor.

VAHŞİ KAPİTALİZM… BU GEZEGENİ; UZAYLILAR DEĞİL, BU GEZEGENDE YAŞAYAN BİZ DÜNYALILAR KİRLETİYORUZ. VE DE GALİBA BİZ YOK EDECEĞİZ!…

***

Kaz dağları, AYDER YAYLASI, tarım alanlarının betonlaşması ve termik santrallerin kurulmasına tepki gösteren çevrecilerin üzerine; jandarma ve polislerin gönderilmesi, nasıl gözden kaçar?

TEMA VAKFI’nın kurucusu TOPRAK DEDE HAYRETTİN KARACA’yı kim ciddiye aldı o güzel insanı Allah aşkına?

COVİD-19=PANDEMİ; Tüm dünyayı salladı. Ayrım yapmadı. Doğayı en çok kirletenler, en çok da bedeli onların insanları ödedi. Ve ödüyorlar da. Etkisi öyle hissedildi ki; büyük teknik laboratuvarla, “dua okunmuş sularda, mikrop yaşamaz” diyen toplumlarında çaresiz kaldığını görmüş olduk. “Bir musibet, bin nasihattan evladır.” Sözü; bilimle, ilahiyatın ikisinin de gerekli olduğu fakat, konumlarının farklı olduğunu da, tüm insanlık gördü ve yaşadı.

Bu virüs bize neyi öğretti? “Temizlik imandan gelir” in belki de aslına indirdi. Söz de değil özüne. Yapmayanlar için; onlarda sabunlu su ile elleri, vücutları temizleme, dişleri fırçalarken, dili de fırçalamayı öğrenmiş oldular sanıyorum.

Peygamberin; “Suyun bir tası altın ise alın yıkanın” sözünü acaba gerçek manada kim yapıyor?

Bizler bu virüs sayesinde; sağlıklı bir yaşam için, hijyenik bir vücut ve de kirlenmemiş doğaya ihtiyacımız olduğunu da öğrenmiş olduk…

ACABA NE KADAR !…