Dünyadaki tüm demokratik, çağdaş ulus devletlerinin anayasalarında; resmi dilleri, İstiklal Marşları, Başkentleri ve bayrakları belirtilirken, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de,

Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir.

 Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli Marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

 Madde 1.2.3. Maddelerin değişmeyecek hükümler olduğudur.

 Görülüyor ki; IV. Maddede, baştaki o üç maddeye dokunulması dahi imkansız olan maddeler. Yani, bunları da; fabrikalar, bankalar gibi istediğimizi yaparız anlamına gelmiyor. Bu devlet, sandığa atılan oylarla kurulmadı ve de kurtarılmadı. Bu Cumhuriyet, milyonlarca şehitler toprağa gömülerek kuruldu, kazanıldı. Çanakkale’yi, Dumlupınar’ı, Sakarya’yı, Büyük Taarruzu, okurlarsa kıymetinin ne olduğu daha da iyi anlaşılır. Bize öğretmenlerimiz : “Eskişehir Marşını” “Dumlupınar Marşını” “Gençlik Marşını” “İzmir Marşını” “Onuncu Yıl Marşını” ve de Ankara’nın taşına bak türkülerini söyleterek yetiştirdiler. Yüreğimize, yurt ve insanlık sevgisini aşıladılar. Dinimizi de dört dörtlük analarımızdan ve öğretmenlerimizden öğrendik. Kimseyi ötekileştirmeden, kin duymadan.

***

Sivas Cumhuriyet Üniversitesine bağlı İlahiyat Fakültesinde, Rektörlük

onayıyla “18 Aralık Dünya Arapça Günü” etkinlikleri düzenlenir. Kırıkkale Üniversitesi Haziran ayında mezuniyet töreninde; İstiklal marşımızın okutulması ile gündeme gelen üniversite; “İstiklal Marşımızı”  Arapça okutma kararı alıyor. Nasıl oluyor böyle?

Kimden cesaret alıyorlar? Bunu yapanlar, büyük vatana ihanet suçu işliyorlar. İstiklal Marşımızı nasıl basitleştirirler? O marşın büyük bir dokunulmazlığı var. O sıradan bir şiir, söz değil. O artık şiirlikten çıkmış. Özgürlüğümüzün sesi olmuştur. Bir ulusun sesidir. Bir sınıfın, birkaç hayalperestin değil. Kutsal kitabımızın sözleri; tanrının sözleridir. Sadece yazısı Arapçadır. Körü körüne bir inanışı, ne bir ULUSAL MARŞI Arapçaya çevirmezsiniz. Kavga eden iki Arap, biri birilerine, Arapça sözlerle kavga ediyor. Küfür ederken, başka dil kullanmıyor. Kendi dili ile küfrediyor. Kendi dili ile yalan söylüyor. Kendi Arapça dili ile şakalaşıyor. Çocuklar Arapsa, Arapça ağlıyor. Kedisini, köpeğini, horozunu, devesini, Arapça dili ile seviyor. KURAN-I KERİM KUTSAL KİTAP İÇİNDEKİ SÖZLERİN DERİNLİĞİ TANRISAL SÖZLERDİR. HZ. MUHAMMED’e indiği için, Hz. Muhammed insanlığa kendi dili ile duyurmuştur. KURAN-I KERİM İLAHİ BİR SESLENİŞTİR.

***

Osmanlıyı topraklarından kovmak için; İngiliz, Fransız ve İtalyanlarla işbirliği yapan Arap toplumları, 35 büyük elçimizi şehit eden ASALA örgütünü EL FETİH kamplarında eğitilen Filistinlileri. Bu yazıyı hazırlarken, 22 Aralık tarihli gazetelerde, PKK/YPG ye silah ve askeri yardım yapan Suudi Arapları sevelim. Dillerini, geleneklerini ülkemizde kutsallaştıralım.

Türk’lere; “MEVALİ” diyen Arapları sevmeye devam edin. Bir de tüm Arap devletlerinde anket yaptırın bakalım; Araplar, Türklere ne kadar değer veriyor?

***

Milyon dolarlık jiplere binenler, İtalyan, Fransız modasını takip eden, çoraplarına kadar isimlerini yazdıran siyasiler ve tarikatçılar; son yirmi otuz yıldan bu yana, kutsal dinimizi siyasete sokarak, dini sektör haline getirdi iktidara kalmak adına.

Cumhuriyetle; kılık kıyafet, harf devrimi, medeni kanun, uluslararası ölçü ve kaliteli yaşam biçimini hayata geçiren Çağdaş Türk toplumunu, Arapça dil, sarık, şalvar ve çarşafla aralara dini söylemler kullanarak, toplumsal sosyal, yaşamları çağın çok gerisinde olan, çoğu kabileleri de, yemekte kaşık kullanamayan, Emevi ve Vahabi geleneğini; bu güzelim insanlarımıza yutturmaya kalkıyorlar.

***

Devlet ve kurumları, tarikat ve liyakatsız insanlara teslim edilmemeli. Bir Adalet Bakanı, bir tarikat şeyhinin elini öpüyorsa, o ülkede adalete nasıl güven duyulur?

***

Bu ulus Cumhuriyetle çağdaş yaşam koşullarına ve ebedi şefinin gösterdiği yolda yürümeye karar vermiştir.