Yeni adresimiz
Ana Sayfa Yazarlar 24.04.2025 122 Görüntüleme
Murat Batıkan Avcı

Murat Batıkan Avcı, 10 yaşından itibaren Mersin Halk Eğitim merkezindeki tiyatro kurslarına devam etmeye başlamıştır. Lise yıllarına kadar bu eğitim devam etmiş ve yöresel amatör tiyatro gurubuyla birkaç çocuk ve gençlik oyunu oynamıştır. Liseden sonra İstanbul’a gelerek burada tiyatro hayatına devam etmiştir. 1992-1994 yılları arasında da sertifika düzeyinde “Akademi İstanbul” da iki sene sinema & televizyon eğitimi almıştır. Sevtap Çapan’la birlikte yazdığı ‘’Jİ & Cİ KARDEŞLER’’ adlı çocuk oyunu İSTANBUL ŞEHİR TİYATROLARI repertuarına alınmıştır. Yine Sevtap Çapan ile birlikte yazdıkları ‘’YENİKÖYLÜ ESKİ KÖYLÜ’’ Gençlik müzikali bulunmaktadır. Oyunculuk çalışmalarına özel tiyatrolarda başlayıp 2009 – 2015 yılları arasında İstanbul Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda devam etmiştir. 2016 Yılında faaliyete geçen Türk Kadınlar Birliği Beykoz Şubesi’nin kurucularından biridir. TKB’nin 93 yıllık tarihindeki ‘İlk Erkek Kurucu Üye’ unvanını elde etmiştir. 2017 yılında Profesyonel Artı Sonsuz Yapım, Organizasyon, Prodüksiyon Firması’nı kurmuştur. Bu firmanın bir kuruluşu olan TİYATRO P.A.S’ın ilk ürünü olan ‘Bankta İki Kişi’ adlı oyunda aktör olarak da yer almaktadır.

FİİL SANAT / GÖMÜLEMEYEN CENAZE tiyatro oyunu

reklam

Tiyatro, ahlakından, etiğinden, bilgeliğinden ve özelliklerinden vazgeçmeden gelişen ve yenilenen bir sanat dalı olmalıdır. Şahsi görüşüm budur.

2025 yılı 18 Nisan Cuma akşamı Şişli Tiyatrosu’nda daha önce hiç seyretmediğim bir tiyatro ekibinin bir oyununu seyrettim. FİİL SANAT!  Oyunun adı ‘’GÖMÜLEMEYEN CENAZE’’

Oyunun metni başarılı. Oyunun başı, gelişimi ve finali gayet belli, net! Giriş, gelişme ve sonuç bağlamında başından sonuna kadar tırmanan bir ivmeyle devam edip güzel bir sonla metin noktalanıyor. Bir kurgu ya da dramaturjik bir aksaklığa denk gelmedim. Oyunun metnini daha önce okumadım. Zaten okumam da gerekmiyor. Oyunlar okumak için değil sahnelenmek için yazılırlar. Bu nedenle tiyatroda okunan değil, seyredilen değerlendirilmelidir.

Oyunun rejisinde genel anlamda rahatsız edici bir duruma denk gelmedim. Ara sıra zamanlama hataları yapılmakla birlikte seyir keyfini bozacak durumlar değildi. Işıkla ilgi tasarımdan ya da rejiden kaynaklı bir iki yerde gözüme çarpan aksaklıklar oldu. Özellikle bir yer dikkatimi çekti;

Oyunun ikinci sahnesinde musalla taşındaki tabutun başında duran cenaze sahibi ile oyun başlıyor. Buranın cami avlusu olduğunu ve gündüz vakti olduğunu anlıyoruz. Oysa sadece tabutun olduğu kısım aydınlatılmış. Eğer yönetmen dikkati özellikle buraya çekmeyi tercih etmişse durum değişir. Bütün oyun boyunca konunun zaten aslında cenazenin üzerinden ele alınması cenazeyi odak olarak belirliyor. İmam karakteri sahneye girince diğer yerler de aydınlanıyor.  Her yer zaten aydınlık olmalıydı. İmam karakteri baştan her yeri aydınlatılmış olan mekâna girmeliydi. O bölüm cami avlusunun bütünü. Bir alanın aydınlık diğer alanın karanlık olması mantık olarak doğru gelmedi. Yanı sıra imam karakterinin sahneye girmesiyle ortam ilahi bir aydınlanma yaşıyorsa(!) burada da mantık hatası var. O zaman yine her yer belli bir loşlukta olmalı, imam karakteri sahneye girdiğinde ışık eşit şekilde yükseltilmeliydi. Bu olay aynı şekilde bir sahnede daha tekrarlandı. Buda düşünülmesi gereken bir konudur. (!)

Kostümlerde de bana rahatsızlık veren birkaç durum çarptı gözüme. Bazı kostümler bazı oyunculara oturmamış ve doğru şekilde temsil edilmemiş. Kostümün, kostümü giyen oyun karakterini tam olarak yansıtmadığı ya da tam uyumlu olmadığını düşünüyorum. Bu durum polis ve subay karakteri için geçerlidir.

Polis karakterinin giydiği kostüm biraz salaş durmuş. Kostüm de özellikle bu şekilde seçildiyse yine durum değişir.  Yönetmen görsel olarak karakterin zaten mesleki ve bireysel yanlışlarla dolu olan yapısını görsel olarak da desteklemek için bu şekilde kullanmış olabilir. Üzerine bol gelmiş. Emanet tabir ettiğimiz durum vardır ya öyle gibi olmuş. Polis üniforması giyiliyorsa karakterin resmiyete uygun görünmesi gerekir. Eğer resmi kılık kıyafet prosedürü değişmediyse resmi kıyafet giyildiğinde saç ve sakal tıraşı gerekliliği vardır. Polis karakterimiz bu görünüme uygun değildi. Uygulamadaki tüm yanlışlıklar bu durumda görsel haline de yansımış oluyor. Yine de düşünülmesi gerekir(!)

Asker karakteri içinde aynı durum geçerli. Her ne kadar sonrasında bu karakterin gerçek asker olmadığı belirtiliyor ve ortaya çıkıyorsa da orada insanları kandırmaya yönelik uzun süreli ciddi planlanmış organize bir durumdan bahsediliyor. Sonuçta ne olursa olsun asker karakterinin de kostüm ve fiziksel koşullarının gerçek gibi olması gerekirdi(!)

Dekor, sade ve oyuna hizmet edecek şekilde tasarlanmış. Caminin avlusunda musalla taşının olduğu bölümde cenaze için gelen çelenkler, bank ve musalla taşının üzerindeki tabuttan ibaret bir dekor. Özelikle çelenklerin üzerindeki yazılar incelikli düşünülmüş. Tabutun üzerindeki çikolata ile ilgili yazı detayı da görmezden gelinmez.

Oyun bir cenaze üzerinden toplumun tüm çatışmalarını ortaya net bir şekilde koymuş. Sınıf çatışması, sosyolojik çatışma (etnik, dini, coğrafi, kültürel) ve tabi ki politik! Ayrıca şu an ülkemizin içinde bulunduğu konjonktürü de trajikomik bir şekilde gerçekçi ve aşırıya kaçmayan bir üslupla vurgulamış.

Oyunculukların çoğunun gerektiği gibi olduğunu düşünüyorum. Her oyuncu kendi iç dinamiğini ve tempoyu karakterinin gerekliliğine uygun şekilde seyirciye yansıtmış. Bazı yerlerde oyunun temposunun düştüğünü hissettim ama sahnedeki arkadaşlarımız da bunu fark etmiş olacaklar ki çok çabuk toparladılar. Oyunun temposunun düşmesine izin vermediler. Sadece belediye başkanı ve televizyoncu karakterleri biraz abartılı oynanmış. Karakterlerdeki aynı durum komedisi oyunculukları biraz daha doğala çekerek de yansıtılabilir.

Oyuncuların anlaşılır ve düzgün bir Türkçe ile konuşuyor olmaları ayrıca beni memnun eden bir durumdu. Oyunda bazı karakterler kırık Türkçe ile konuşmalarına rağmen kelimelerin artiküle edilmiş ve ağızdan tam olarak çıkmış olması takdire şayan bir durum. Özellikle dilimizin bozulmaya, yozlaşmaya başladığı ve Türkçemizin önemsenmez hale getirildiği son zamanlarda bu önemli bir noktadır.

Özel tiyatro toplulukları için zorluklarla dolu bir dönem yaşıyoruz. Bu durumda olmamıza rağmen tiyatronun kalitesini İmkanlar dahilinde elinizden geldiğince en üst noktada tutmaya çalıştığınız için, GÖMÜLEMEYEN CENAZE tiyatro oyunu için, FİİL SANAT’a şahsım adına, tiyatro sanatı adına teşekkür ederim.

SAYGILARIMLA…

MURAT BATIKAN AVCI

OYUNUN KONUSU:

Cenazeden hemen önce bir soru sordu CENAZE SAHİBİ: “Babam ateist olabilir mi?”

Ortalık bir anda karıştı!
Belli ki kendisi de dâhil, babasını hiç kimse yeterince tanımıyordu.
Onun ise tek bir arzusu vardı:
Babası her neye inanıyorsa, ona göre gömülmesini sağlamak.

Şimdi herkesin merak ettiği tek bir soru vardı: Bu cenaze ne olacak?

Gömülemeyen Cenaze oyunu, politika, hukuk, medya, din, ordu ve polis gibi kavramları, taşra hayatının gerçekliğiyle harmanlayarak absürt bir mizahi yaklaşımla ele alıyor.
İnsan ilişkileri, kavramlar ve değerler üzerinden, hem toplumu hem de kurumları eğlenceli bir dille sorgulayan bu oyun, izleyicilere düşündürücü ve kahkaha dolu bir deneyimi bir arada sunuyor.

 

YAZAN-YÖNETEN:                           Fahrettin Eren Dinler

DEKOR-KOSTÜM TASARIMI:     Gökçe Çankaya Batıralp

IŞIK TASARIM:                                  Taha Dinler

 

OYNAYANLAR

İMAM:                                Fahrettin Eren Dinler

CENAZE SAHİBİ:          Kerim Pehlivan

ASKER :                              Mert Can Kaplan

TELEVİZYONCU:           Melis Korkmaz

POLİS:                                 Soner Göleli

BELEDİYE BAŞKANI : Senem Erdoğan

AVUKAT:                            Doğukan Töngel

 

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

İlginizi çekebilir

DİYANET’in YÜKSELİŞİ (?)

DİYANET’in YÜKSELİŞİ (?)

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb