Hiçbir canlı, hatta büyük devletlerinde yaşamları kalıcı değildir. Antik çağdan günümüze değin, nice kültürlerin ve uluslarında yok olduğunu; arkeolojik kazılardan çıkan buluntulardan öğreniyoruz. Her dönemde bu toplumları, yönetenler ve yönetilenler, o toplumun bireyleridir. Kral, sultan, diktatör ve hatta cumhurbaşkanları… Önemli olan halkın nasıl yaşayacağını seçmesi. Ümmet yerine ulusçuluğu, kulluk yerine de bireyselliği…

Antik çağdan günümüze değin, Hamurrabi, Sezar, Neron, İskender, Napolyon, Cengiz Han, Hitler, Saddam gibileri gelmişken, ülkelerine ve dünya insanlarına da ışık tutan; Mao, Gandhi ve dünya lideri kabul edilen Atatürk. Bu tezimi en güzel anlatan da Şems-i Tebrizi olmuştur ki; “Biri gelir, seni sen eder, biri gelir, seni senden eder” işte bu söz yazımın ana fikri niteliğindedir.

*

Üçüncü kez okuduğum, GRİGORY PETROW’un yazdığı “BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ” yapıtı çok sıra dışı, eğitici, öğretici, rehber niteliğini taşır. Atatürk’ün çok sevdiği kitapları arasında da yerini almıştır. Milli Eğitim ve Milli Savunma personellerine okumaları tavsiyesinde bulunmuştur.

1930-1950 arası Türkiye RÖNESANS HAREKETİ ve KÖY ENSTİTÜLERİ Projesi; Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un büyük çabaları ile ülkemizde de ANADOLU’da KALK BORUSU SESİ olmuştur.

*

Finlandiya halkı, 1800 yıllarının başına kadar İsveç yönetiminin altında olup, İsveç en kalitesiz ve yeteneksiz kişilerini Finlandiya’nın yönetiminde kullanılır. 1808 yıllarında İsveç yönetiminden Rusların yönetimine geçen Finlandiya da her şey birden değişir. Finlandiya çok değişik bir coğrafi bir yapıya sahiptir. On binlerce göl, on binlerce adası. Finlandiyalıların SUOMİ diye adlandırdıkları bataklık bir coğrafyadır. Bu verimsiz topraklar; geri kalmış insan topluluğu, Rusların idaresine geçtikten ve de SNELMAN diye bir eğitimci, yönetici, yüksek idealleri olan liyakat sahibi kişinin önderliğinde aydınlanma hareketi ile kurtuluşa geçer. Fin halkını eğitir, yönlendirir ve de yönetir.

Hindistan’ın bağımsızlığını sağlayan Gandhi, koca Çin’i İngiltere sömürgesinden kurtaran Mao olur. Tıpkı bizim tarihimizde de kurtarıcımız Atatürk gibi, uyuyan halkını uyandırır. Nasıl mı? Eğitimle, Fin halkına; Fin idealizmini öğretir SNELMAN. Ülkedeki tüm İsveçli görevlilerin işine son verir. Finlandiya’da yeni keşifler, buluşlar… Bugün ellerimizden düşmeyen NOKIA, bu büyük aydınlanmadan 40 – 50 yıl sonra kurulan bir kurumun eseridir. 1800 yıllarının ilk başlarında; Rus Çarı I.Nikola tarafından yeniden kurulan Finlandiya…Eğitim, ekonomi, hukuk ve insan hakları sıralamasında, dünyada ilk beş içinde yerini almıştır. SUOMA ismini verdikleri çorak, yılın sekiz dokuz ayı kış olan topraklarında yaşayan, dünyanın en mutlu insanları. Din, mezhep, ganimet savaşlarının yapılmadığı BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ dir bu mutlu ülke.

*

İran’da şahı devirip, Şeriat düzenini kuran ve de işini başarı ile yapan iç ve dış güçler; Sıra Türkiye’de diye 12 Eylül darbesiyle Cumhuriyetin tüm kurum ve kuruluşlarını yok etmeye başladılar. Son yıllardaki gelişen olaylar her ne kadar da destek bulduğu sanılsa da gözlerinden kaçırdıkları; bu ülke Atatürk devrimlerinin güçlü kurum ve kuruluşları üzerine kuruldu. Atatürk’ün; “….. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözlerinin en güzel örneğini, 10 Kasım’da Atatürk’e yapılan saygının gururunu yaşarken, İran’da Mahsa Amini için yapılan göstericilerin yürüyüşlerinde; “Atatürk!… Atatürk!… Çığlıklarını uluslararası internetten izledik. Dahası ise, İranlı kadınlar, giysilerinin altına giydikleri Atatürk baskılı resimli tişörtlerini sevinçle basına göstermeleri olmuştur.

*

ŞAHLARI DA MAT EDEN GÜÇLERİN; ORTADOĞUDAN TAA.. KUTUPLARA KADAR EGEMENLİĞİNİN SON BULUNACAĞI, ULUSLARIN DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK, KARDEŞLİK VE EŞİTLİK ADINA VERDİKLERİ MÜCADELE SONUNDA, BASKICI SİSTEM YOK OLACAKTIR!..