Beykoz Özgün Haber gazetesi olarak, Gaye İnsan Uluslararası İnsani Yardım Derneği Başkanı Bilgehan Murat Miniç ile Gaye İnsan Derneğinin dünü ve bugünü üzerine uzun uzun konuştuk.
B.Murat MİNİÇ (Gaye İnsan Uluslararası İnsani Yardım Derneği Başkanı)
27 Haziran 1978 doğma büyüme Beykozluyum, aslen Giresunluyum. Evliyim, üç çocuğum var. Beykoz Denizcilik lisesinin güverte bölümünü bitirdikten sonra denizciliğe başladım, gemi kaptanıyım. Sonrasında yüksek öğrenimimizi tamamladık ama denizciliğe devam ettim. Şehir hatları işletmesinde kaptanlık yaptım. Şu anda da serbest çalışıyorum. Sosyal hayatında içinde olmaya çalıştık. Gerek siyasi anlamda gerek STK’larda, spor kulüplerinde, basında… Elimizden geldiği kadar insanlara hizmet etmeye gayret gösteren bir kardeşinizim.
“Dünya görüşümüz Türk milletçisiyiz.”
Yardım dernekleri siyasal İslamcıların tekelinde gibi bu ülkede, maalesef. Bizim dünya görüşümüz Türk milletçisiyiz. Kendimiz öyle ifade ediyoruz. Bu alanda hizmet eden STK’ların hiç olmadığını gördük biz. 2012 yılında Suriye savaşı başladı. Tabii biz savaşa karşıyız. Suriye savaşının başından sonuna yanlış olduğunu düşünüyoruz. Suriye’ye defalarca gittim. Suriye savaşının belli bir noktasında bir Türkmen Dağı Halep meselesi gündeme geldi. Türkmen Dağı Halep bizim aslında Misak-ı Milli sınırlarımız içerisinde olan bölgeler. Orada çok yoğun Türkmen nüfusu var. Aynı dili konuştuğumuz, aynı milletin çocukları olduğumuz akrabalarımız var. Türkmen dağı meselesi gündeme gelince biz arkadaşlarımızla sınıra gittik. Türkmen Dağı’ndaki köyler bombalanmaya başlamıştı. Türkmenler Türk sınırını akın ettiler. Tabii orada bir insanlık dramı yaşandı. Birçok insan şehit oldu, sakat kaldı. Böyle bir atmosfer olunca biz de Türk milliyetçisi olarak gittik, birçok arkadaşla tanıştık.
“Gaye İnsan Derneğimizi 2017 yılında kurduk.”
Sosyal medyayı iyi kullanıyoruz. Bizler insanların dramını paylaştıkça yardımlar gelmeye başladı. Bizim üzerimizden yardımlar gelmeye başladı. Kimisi zekatını gönderdi kimisi kurbanını gönderdi, kimisi gıda gönderdi… Bizim etrafımızda bir yardım portföyü oluşmuş oldu. Allah’a şükür demek ki bize de güveniyor insanlar. Her yaptığımız işi sosyal medyada olsun veya internet üzerinden olsun insanlara yardımlarını ulaştırdığımızı gösterdik. Hatta manevi boyutta şunu da yaptık, yüksek meblağlarda yardım gönderen insanlara dedik ki “parayı bize teslim etmeyin, o bölgede ihtiyaç sahibine gidelim beraber dağıtalım.” Çünkü bu işin çok suistimali var. Bir yardım portföyü oluşunca biz dedik ki, bu işi resmileştirelim. Neticede bir siyasi kimliğimiz de var, suistimale de açık bir olay. Hesabımız, kitabımız denetlenebilir olsun, şeffaf, resmi olsun. Gaye İnsan Derneği olarak “Bismillah” dedik. 2017 yılında Gaye İnsan Derneğimizi kurmuş olduk.
“Derneğimizin ismi Rahmetli Yazıcıoğlu’nun bir röportajında geçen bir başlıktır.”
Derneğimizin ‘Gaye İnsan’ ismi, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir röportajında geçen bir başlıktır. ‘Gaye İnsan’ aslında anlatılan bir insan tipi var. Yani ideal insan nasıl bir insandır? Muhsin başkan röportajda onu anlatıyor. ‘Gaye İnsan’ iyi insan, dürüst insan, ahlaklı, erdemli, yalan söylemeyen insandır. Biz de hem Muhsin başkanın ruhuna atfen dedik ki o ismi yaşatalım.
“63 öğrenciye dernek olarak burs veriyoruz.”
‘Gaye İnsan Uluslararası İnsani Yardım Derneği’ olarak derneğimizi kurduk. Biz dernek olarak çalışmalarımıza savaş bölgesi olan Suriye’de başladık. Daha sonra sıkıntılı Türk soylu bölgeler olan Azerbaycan Karabağlar’da çalıştık, hala çalışıyoruz. Afganistan’ın Güney Türkistan denilen bölgesi var, oralarda da çalışıyoruz. Yardımlarımızda önceliğimiz Türk ama olmayanlara da elimizi derneğimiz olarak tabii ki uzatıyoruz.
Dernek olarak 40 öğrenci ile başladığımız bu yolda 63 öğrenci ile devam etmekteyiz. Burs olarak her öğrenciye aylık 400 lira veriyoruz. Tıp öğrencilerine de 500 lira olarak burslarını vermekteyiz. Bu öğrenciler arasında Suriyeli çocuklar da var, Türkmen Dağı’ndan kızlarımız da var, Beykozlu çocuklar da var. Tabii önceliğimiz bize yakın olanlar.
“Beykoz’da yardımlar yaptık, hiçbirini paylaşmadık.”
Dernek olarak bizim çalışma yaptığımız bölgelerin içerisinde Beykoz hiç olmadı, çünkü ben 2014 yılında Büyük Birlik Partisi’nde Belediye başkan adayıydım. Derneği biz 2017 yılında kurduk ama 2015’in sonlarına doğru gönüllü olarak platform üzerinde de olmak üzere saha çalışmalarına başlamıştık. Özellikle sosyal medya üzerinden yaptığımız hiçbir çalışmayı paylaşmayalım dedik. Beykoz’da ufak tefek o zaman yardımlar yaptık falan ama hiçbirini paylaşmadık. Dedik ki bizim bir siyasi kimliğimiz var. Bizim Beykoz’da Yaptığımız her iş Beykoz’da siyasete oynuyormuşuz gibi oraya yatırım yapıyormuş gibi algılanır dedik. Böyle bir şeyin olmasını asla istemedik. Bizim ilk dönemde burslarımız vardı. Derneği kurarken dedik ki bir tane gencimiz olsun, bu genci üniversite birinci sınıftan okulundan mezun ederiz, bizim de dernek olarak bir fidanımız olur dedik. Denek olarak bir öğrenciyle başladığımız bu yolda, bugün bakıyoruz ki burs verdiğimiz öğrenci sayımız 63.
“Geçen yıl pandemi döneminde 1000-1500 aileye gıda yardımında bulunmuşuz.”
Bizim dernek olarak niyetimiz ilk olarak acil duruma müdahale etmekti. Sonra değişik insanlarla tanıştık ve aynı yoklukların Türkiye’de de olduğunu gördük. Başkan yardımcımız Hakan abimiz ile Urfa’ya gittik. Urfa’nın Eyyübiye’de bir mahalleleri gezdik, Suriye’de öyle bir kötü Mahalle görmedim. Sonra işte Beykoz’da da hakeza pandemi döneminde şunu gördük, biraz da eleştiri de aldık. O noktada hani “eve lazım olan camiye haram” diye bir söz var ya.. Suriye’ye, Afganistan’a, Afrika’ya… “Burada da insanlar yardıma muhtaç” gibi eleştiriler. Aslında biz kendi bölgemizde küçük küçük de yapıyorduk yardımlarımızı ama gizli bir şekilde. Paylaşmıyorduk çünkü siyasi algılanmasın istiyorduk. Geçen yıl pandemi döneminde burada yaklaşık 1000-1500 aileye gıda yardımında bulunmuşuz. Bu yardımlarımızı hiçbir şekilde paylaşmadık.
“Yardımlarımızı reklam boyutuna girmeden yapıyoruz.”
Eylül ayında okullar açıldığında 300-350 çocuğumuza ayakkabı, çanta kırtasiye dağıtımlarını yaptık. Burada, dernek merkezimizden kendi ellerimizle yaptık desteğimizi. Muhtarlıklarımızdan talepler oluyor, bazı ailelere eşya olsun, tekerlekli sandalye, medikal malzemeler olsun, gıda, mama olsun gönderiyoruz. Kimsenin haberi olmadan, biz kendi aramızda arkadaşlarımızla, ailelerimizle, işin reklam boyutuna girmeden yapıyoruz yardımlarımızı. Bazen de reklam yapmak gerekiyor tabii. Mesela acil bir durum oluyor, biz dernek olarak durumumuzda WhatsApp’ta paylaşıyoruz. Ağır bir hasta oluyor ya da bir adamın evi yanmış oluyor, paylaşıyoruz. Yardımı bir an önce toplayıp sorunları halledelim manasında. Bu anlamda da başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz.
“Beykoz’da 20 öğrencimize burs veriyoruz.”
Beykoz’da belki 8-10 tane ihtiyaç sahibi vatandaşımızın evinin onarımını yaptık. Rahmetli İsmail kardeşimizle birlikte yapmıştık. Beraber çalıştığımız Vakıflar var. Hastane maliyetlerini, devletin karşılamadığı ilaçlarını, diğer maliyetleri… Beykoz’da burs verdiğimiz çocuk sayısı şu anda 20 kişi, Beykozludur.
“Derneğimize siyasi yelpazenin her tarafından yardım ediliyor.”
Derneğimize yardım edenlerin Siyasi demografik yapısını incelediğimizde, siyasi yelpazenin her tarafından yardım ediliyor. Siyasi hiçbir muhabbete girmiyoruz. Bizim Afrika’da faaliyetlerimiz var. Zaman zaman Su kuyrukları açtırıyoruz. Orada çocuklara bayramlık dağıtıyoruz. Yardım gruplarımız içerisinden dediğim gibi her siyasi partiden yardım alıyoruz. Hatta Avrupa’dan da zaman zaman yardımlar geliyor. Her görüşten de yardımlar alıyoruz Alevisi, Sünni’si, Kürdü, Lazı.. yani her görüş ve mezhepten yardımlar geliyor. 5 yılımızda bir program düzenlemiştik. Logomuzda ‘3 Kıtada, 20 Ülkede’ yazmıştık. Bizim dernek olarak şu anda 20 ülkede bağlantılarımız var. Türkiye’de de belki Türkiye’nin yüzde sekseninde yine bağlantılarımız var. Birlikte sahada çalıştığımız dernekler, gönüllü arkadaşlarımız var. Daha ziyade mesela öğretmenlerle çalışıyoruz, kamu görevlileriyle.. doğuda, Güneydoğu’da, o bölgelerde. Daha yeni Van’ın Özalp’in bir köyünden bir kardeşim aradı. Köyde soba ihtiyacı varmış, biz tespit ettik. Yardım gruplarına paylaştık ve arkadaşın köyüne sobayı gönderdiler.
“Bir çocuğun maaliyeti bu yıl 250 TL”
Dernek olarak bir hedef koyuyoruz ve o hedef üzerinden çalıştığımız toptancılarla iletişime geçiyoruz. Piyasayı da öğrendik nerede hangi malzeme daha kaliteli biliyoruz. Fiyat alıyoruz o fiyata göre bir fiyat belirliyoruz. Bir çocuğun maliyeti geçen sene bize 100 liraydı bot ve montu, bu yıl 250 lira oldu. Daha sonra paylaşıyoruz ve biri 5 çocuk benden, biri benden şu kadar sayı.. böyle sayıyı tamamlamaya çalışıyor, sayıyı tamamlayınca tespit edilen ihtiyaçlı bölgeye veya ihtiyaç tespit edilen çocuklara teslim ediyoruz. Zaten bizim elimizde Beykoz’la ilgili isim envanterimiz de var. Dosyalarımızda ihtiyaç sahibi aileler, devamlı gıda yardımı, elbise yardımı, çocuklarına okul yardımı yaptığımızı aileler de var. Türkiye içinde de bize gelen talebe göre genelde öğretmenler bu işte çok gayretli. Batman’ Urfa ve daha birçok ilin belki 7-8 ilçesinde bulunan köy okullarında bin tane çocuk giydirdik. Geçen sene Tabii tabii bir çocuğa bot mont götürecek yani Siverek’ten başladık işte Bozova’sından Akça Kalesi’nden, Mardin’de, Midyat’ta, Diyarbakır’da.. öyle birçok bölgede genç öğretmenler aracılığıyla ihtiyaç sahipleri ve çocuklara ulaştık.
Mert AKDEMİR (Gaye İnsan Uluslararası İnsani Yardım Derneği Yönetim Kurulu Üyesi)
Murat abi ile birlikteliğimiz 2012 yılında gazetecilik serüveni ile başladı. Kişisel kendi gelişimimiz yolunda Murat abiyi örnek aldım. Dernek faaliyetlerini başladığımız noktada, savaş çıktığı zamanlar.. İnsanların oraya gittikleri ilk zaman insanların oradan bize dönüşleri hakikaten yani denize düşen yılana sarılır gibiydi tabiri caizse. Türkiye Cumhuriyetinden her giden insana işte kurtarıcı gözüyle bakıyorlardı çünkü çok büyük yara almışlardı. Bir sabah uyandıklarında evleri başlarına yıkılmış insanlar vardı. Orada çaresiz kalmış insanlar var. Gaye İnsan derneği olarak bu yardım görevine başladığımız zaman çok büyük bir haz duyduk. Gelin yardımlarınızı kendiniz dağıttın derken aslında bu hazzı görmelerini istememizdir. Bizimle sahaya inen bir inan asla o sahayı bırakamıyor.
Dünyada bizlere bu kadar mutluluk, haz veren hiçbir şey yaşamadık. Beykoz’da yardıma ihtiyaç duyan o kadar insan varken diyen insanlara da sormak istiyorum; çevrenizde komşunuza ya da etrafında bir insana bir yardımda bulundunuz mu? Bir gıda kolisi alıp verdiniz mi? O insanlar ile hiç göz göze geldiniz mi?
B.Murat MİNİÇ (Gaye İnsan Uluslararası İnsani Yardım Derneği Başkanı)
Bizim derneğimizin odasının başköşesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün özel olarak yaptırttığımız özel bir resmi var. Türkiye’de böyle bir fotoğrafı vardır ama böyle bir çalışma yok. Atatürk’ün bu resmini biz özellikle çalıştırarak yaptırdık. Ama diğer bir köşede de Hz. Muhammed Resulullah’ın ismi de yazıyor. Diğer bir köşede Selçuklu devlet arması, diğer bir köşede ise Osmanlı devletinin arması yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bayrağı da var, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi zaten burada.
“Zübeyde Hanım gerçekten çok mübarek bir kadın.””
Derneğimizin bir odasının adı da ‘Molla Zübeyde Hanım’ olarak verdik. Atatürk’ün annesinin ismini özellikle verdik. Çünkü bazı zümreler yıllarca bu değerlerimize hakaret ettiler. Atatürk başta olmak üzere, özellikle annesi ile ilgili ağza alınmayacak ifadeler kullandılar. Biz kendi çapımızda dedi ki yani haşa iade itibar haddimiz değil de en azından ruhunu kendi çabamızla bir nebze şad etmek adına, özellikle de Zübeyde Hanım’ın. Çünkü Zübeyde Hanım gerçekten çok mübarek bir kadın. Öyle ki ‘Molla’ lakabı Zübeyde Hanıma şu yüzden verilmiş; Bölgede yapılacak hayır işleri ne varsa kendisine danışılırmış.
Zübeyde Hanımın çoğu yerde de görülmeyen vasiyetnamesi de vardır, onu da derneğimiz duvarına astık. Birileri bize sorsun istedik, niye ‘Molla Zübeyde Hanım’.. Bizler de anlatalım istedik.
Kendilerini Atatürkçü olarak iddia edenlerden, diğer taraftan da siyasal İslamcılardan tepki aldık. “Ne alakası var kardeşim” gibi ama hakikat öyle değil. Biraz araştırdığınız, o tarihi sayfalarını karıştırdığın zaman aslında Zübeyde Hanım’ın hakikaten.. hani ben Türk milliyetçisiyim diyorum ya Müslüman Türk annesi diyebileceğimiz böyle şahika bir kadın olduğunu biz gördük.
“Makedonya’da derneğimiz olarak 2 kütüphanemiz var.”
Biz Makedonya’ya da gittik. Makedonya’da Atatürk’ün dedelerinin köyü var. Merkez Jupa diye bir belediye var orada. Belediye başkanı Türk olan tek belediyesi Makedonya’nın. Kocacık Köyü Atatürk’ün dedelerinin köyü. Yani Ali Rıza beyin babası Kızıl Hafız Ahmet Efendi diye orada yaşamış. Köydeki Konaklarını da Şika Türkiye Başbakanlık Kalkınma Ajansı restore ettirmiş. Biz orayı ziyaret ettik, anı defterine imza attık. O köyünde bir yukarı köyünde Novak diye yine bir Türk Köyü var. Orada da Necati Zekeriya İlköğretim Okulu var. Necati Zekeriya Makedonya’da Türk bir yazar ve şair, edebiyatçı. Adına açılmış okula Gayet insan Derneği olarak orada kütüphane açtık. Hatta Kırçova’da Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu var, orada da kütüphane açtık. Yani dernek olarak iki tane kütüphanemiz var. Bunlar Türkçe eğitim verilen okullar.
“Hayır yapmak isteyen bir çocuk okutsun.”
Dernek olarak hiçbir yerde şube vermedik. Çünkü paralı işler kontrolü zor, suistimale açık. Dolayısıyla da biz küçük kalalım dedik. Yardım etmek isteyenler, yardımı nereye ulaşmasını istiyorsa kendisi oraya şartlı bağış yapsın. Hayır yapmak istiyorsan en güzeli bir çocuk okutmak diyorum. Hayır yapmak istiyorsan bir üniversite öğrencisine burs ver.
İnsanlar yardımlarını en güzel kendi elleri ile vermelidir diyoruz. Yardımı da kendi bildiği kişilere, en yakınındakine vermesidir. Biz istiyoruz ki dünyada hiç yardım edilecek kimse kalmasın, bizler de gerek kalmasın.