ARAP SEVİCİLİĞİ VE ARAPLAŞMA
Adı köprülere, caddelere verilen, adına para basılan 15 TEMMUZ DARBESİ; laik Türkiye Cumhuriyetine meydan okuyuşun sonucudur. Osmanlı’dan kalan; Cumhuriyete karşı olan siyasiler 1950’den beri; dış güçlerin desteği ile tarikat ve cemaatlerle ittifak halinde olup, öznesi Said-i Nursi ile başlayan Nurculuk, FETÖ hareketi, Cumhuriyetin bütün değerlerini yıpratmış, ülkeye çöküşün eşiğine getirmiştir. ABD’nin Soğuk Savaş döneminde başlattığı YEŞİL KUŞAK projesi; Afganistan, Pakistan, İran ve Türkiye. Asıl amaçta, bu İslam coğrafyasında; tek laik Cumhuriyet idaresi olan Türkiye. Tekrar Araplaşması, bilimden, teknolojiden, çağdaş eğitim ve yaşamdan vazgeçmesi gerekti, daha kolay yönetilmeleri için. Aşağıdaki okuyacağınız sözler ABD Başkanına ait.
<<Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekir. Başlarındaki çobanı ele geçirince ülkeyi biz yönetiriz. Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız.>> Richard Nixon ABD Devlet Başkanı
Biz de ilk çobanda; 1950’de iktidara gelen D.P. Başbakanı Adnan Menderes’ti. ABD’nin her istediğini yerine getirdi. Cumhuriyetin can alıcı kurumlarının içini boşalttı. İlk işi de ezanı tekrar Arapçaya çevirtti. 1950-1960 yılların fotoğraflarına bakarsanız, Afganistan, İran, Türkiye’de kadınlar, caddelerde, parklarda modern ve çağdaş giysilerle dolaşıyorlar.
***
15 Temmuz ile son bulacak diye umutlara kapıldık. Ne var ki ülkede tarikat vakıflarının sayıları dört bini aştı. Sanki ABD Devlet Başkanının hayaleti Türkiye’de. Her şey Arapçaya, dini eğitime kilitleniyor. Tarikatların dini eğitimi çoğaltırken, Mili Eğitim de Diyanet doğrultusunda eğitimi, tüm okullara hatta 5-6 yaşlarındaki küçük çocuklar düzeyine indirmekle; ezberci bir biat toplumu yaratmak gayretinde. Düşünen, soran, sorgulayan toplum yerine… Nasıl görmezler, nasıl düşünmezler? Koca Selçukluyu, koca Osmanlı İmparatorluğunu ülkede ki, şeyhülislamlar, kadılar, din adamlarının bitirdiğini. Haydi diyelim ki, Atatürk’ü sevmiyorlar. Nasıl görmezler, Avrupa’daki; Rönesans ve Reform hareketlerini? Bilimin, teknolojinin, sanatın geliştiği ülkelerdeki insanların mutluluğunu, özgür ve çağdaş yaşadıklarını. Nasıl görmezler? Avrupa’ya geçmek için, Ege ve Akdeniz’de göçmenleri taşıyan botların batıp binlerce insanların, Ege’nin, Akdeniz’in sularına gömüldüğünü. Nasıl görmezler? Ege Denizinde kıyıya vuran, Suriyeli çocuk Aylan Kurdi’yi? Bu topraklardaki din ve mezhep savaşlarının fotoğrafıdır Aylan Kurdi.
Nasıl görmezler? 2 Temmuz Sivas Madımak otelinde 35 kişinin cayır cayır yandığını ve dumandan boğulduğunu?
Nasıl göremezsiniz? Erdal Kara’nın bir tarikat yurdunda intihar ettiğinin nedenlerini? Bir tıp öğrencisinin, çaresiz kaldığını. Hani Cumhuriyet, çaresizlerin çaresiydi? Ölmeden önceki vasiyeti; Anneme söz vermiştim işe başlayınca (doktor olunca demek istiyor) fırın alacaktım. Biraz param var, anneme fırın alın… Kardeşim istemiyor ama imam hatibe gidiyor… En son sözleri ise; “Tüm yaşama sevincimi alıyorlar. Kendimi özgür hissetmiyorum”
Bu veda sözlerinden sonra; çaresiz kalan, doktor çıkacak ve de binlerce hayatı kurtaracak genç, kendini kurtaramıyor. Ve de canına kıyıyor.
***
19-26 Aralık 1978 tarihinde; 120 can alan ve 300’ün üzerinde işyeri tahrip olunan Maraş Katliamı, akıllara durgunluk verecek bir insanlık ayıbıdır. Bunun ana kaynağı; çocuklarımızı kaçak Kur-an kurslarına, küçük yaşlarda göndererek, kindar-dindar nesil yetiştirmek için, Arap seviciliğini yaptıran bir Amerikan, İngiliz projesidir. Daha da acısı; “Hediyem Kur-an olsun” kapsamında 67 farklı dilde 1300000 adet kur-an gönderen Diyanet, “Türkiye’de Türkçe Kur-an okumak caiz değildir” diye fetva veriyor. Nasıl görmüyoruz bu yanlış uygulamaları? Daha da yazamadıklarımızı düşünürsek; Ahlaklı; ülkesini seven; büyüklerini sayan, küçüklerini seven, doğayı koruyan toplum yetiştirmek yerine; kindar bir nesil yetiştirmek.
Bu satırları yazarken; dünyanın en zeki insanı; Türkçe dahil 8 dil bilen 11 yaşında Harvard Üniversitesine giren; William James Sidis; aile büyüklerine ve devlete;
“Çocukların zeki, akıllı ve topluma yararlı insanlar olmasını istiyorsanız, onları küçük yaşlarda asla din ile tanıştırmayın, ileri ki yaşlarda onlar zaten her şeyi anlar, siz işlerine karışmayın yeter” diyor.
***
Bir ulusun geleceği; kalkınması, mutluluğu eğitim kadrolarının elindedir ki; ATATÜRK: “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” sözünü önemle söyler. Ne var ki, günümüz eğitim politikası ulusallık çizgisinden çıkmıştır.
Bir de Arapların gözüyle; Türklere nasıl bakılıyor? Arap Milliyetçi aydınları ise Türklere; “MEVALİ” esir Türkler diye bakarlar. “Siz Türkleri, kılıç zoru ile Müslüman ettik” Aşağılık duygularını yenmeye böyle çalışırlar, öğünürler.
MEVALİ: sözlük anlamı; Müslüman olmayan kişilerin kılıç zoru ile, Müslümanlaştırılması, Kureyşlilerin hakimiyetindeki insanlara verilen ad. (Emevilik)
***
Milli Eğitim Bakan yardımcısı olan Nazif Yılmaz; İmam Hatiplerde yayınladığı bildirilerde;” Arapça öğretilirken ikinci bir dil kullanılmaması gerekir. Öğrenciler öğretmenleri ile ancak Arapça diyalog kurabileceklerdir. Öğrenci teneffüslerde öğretmeni ile ancak Arapça konuşur ya da yanında bir tercüman getirir.” Barış Terkoğlu (Cumhuriyet). Arapçaya verilen bu önem diğer derslere de veriliyor mu diye düşünüyorum.
Sadece bunlar mı? Bu sistemli Osmanlı’dan kalan Arap hayranlığı çalışmaları 60-70 yıldır devam edip gelmektedir.
Kenan Evren Cumhurbaşkanı iken, Kuveyt’e davetlidir. Resmi protokol yazısının altına Arapça yazı yazarak imzalar. Ve bu adam; Atatürk’ün kurduğu, Türk Dil Kurumunu ve Türk Tarih Kurumunu kapatır.
Sadece Kenan Evren mi? Daha sonraları Cumhurbaşkanı olan; 6.Filo’yu kıble yapıp namaz kılan Abdullah Gül’de 17 Temmuz 1995 yılında; The Guardian’a verdiği demeçte; “Türkiye’de laik düzen ELBET BİR GÜN BOZULACAKTIR.” der.
Görüyorsunuz Amerikan Devlet Başkanı yine haklı çıktı.
“Elbet bir gün sözü” bana Atatürk’ün o ulusuna veda ve vefa sözünü hatırlattı…
“Benim NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR. FAKAT TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR.”
Görüyorsunuz, Abdullah Gül’de, kafasının arkasındaki sakladığı karanlık düşüncesini dışarı vuruyor Kenan Evrenler gibi…
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi