21 Değişim dönüşümdür…
Uzun kış gecelerinin soğuğundan çıkıp baharın müjdesini veren, denizin kokusunun değiştiği kuşların senfonisinin başladığı MART ayı…
Sen aramızdan ayrılalı tam bir yıl oldu… Neler sığdı bu yıla bir bilsen…
Mutluluklar hüzünler, aşklar, yeni doğanlar, ayrılıp barışanlar…
Fakat senin gittiğin gün ve zaman durdu sanki…
21 Mart
Dün gibi…
“Günaydın” deyip sonrası çıkamadığın telefon…
Balkonunda kahve keyfi yaparken Beykoz’u denizi seyredip çiçeklerinle sohbet eder, birde sigara yakardın…
“Bak bu sigara çok masum değil” dediğimde
“Azalttım üç paketten on tane içmek ne demek, söz bırakacağım” derdin…
Sen onu bırakmadan o seni bıraktı!
İhanetin acısını çok derin yaşayıp, ölümün kıyısından geçmiştin… En çok sevdiklerin üzmüştü seni…
Genelde böyle dipleri yaşayan insanlar hayata yeniden tutunmak istediklerinde biraz acımasız olmayı tercih ederler… Sen ise varlıktan, yokluğa geçerken;
“Her gün uyandığımda hayata teşekkür ediyorum, her nefesle yeniden doğuyorum” demiştin…
Ve bir gün yine o balkonda çiçeklerinin arasında içtiğin kahveden sonra hayata HOŞÇAKAL dedin…
Virüsün ilk çıktığı zamanlardı,
“Böyle giderse eğitim durur, çocuklar evlerde hapsolur ”diye endişelendiğini hatırlıyorum…
Bir kadın ve çocuk ruhunu anlamak İçin o ruha sahip olmak gerekir…
Çocuklar ve gelecekleri bizim yarınlarımızda ki en büyük yatırımımızdı…
Evlerde kapalı kalmanın insan psikolojisi için zor bir süreç olduğunu konuşmuştuk…
O zaman anlamamıştım bu belirsizliğin senin kalbini de yorduğunu…
Ta ki o telefona kadar…
“Tuncay Hocamızı kaybettik!”
Sana doğru düzgün bir veda bile edemedik (belki de vedaları sevmediğin için) Oysa tüm sevenlerin, öğrencilerin, dostların olarak seni anlatıp, en çok sevdiğin şiirleri okuyarak, acımızı paylaşa bilirdik… Olmadı…
İnsan sevdiklerinin hep yanında olacağını sanıyor sanki hiç gitmeyecekler, terk etmeyecekler gibi…
Oysa; Veda ettiğin günün üzerinden tam bir yıl geçti…
Biliyorum, ölüm bir yok oluş değil, dönüşüm ve sen güzel ruh bunu tam 21 Mart’ta kendine uygun şekilde yaşadın…
Biz kalanlar olarak gidişini hala kabul edemiyoruz…
Değişiyor insan, değişmeli yoksa o kadar acıyı kaldıramaz…
Acının en dibinden geçmiş biri olarak bunu söylediğini bilirdim…
Senden çok şey öğrendim. Dostluğu, değer vermeyi, birisi canımızı yaktığında bağışlamayı, hep sevgiden yana olmayı güzel insanları, iyiliğin, merhametin erdemini…
Bunun için teşekkür ediyorum…
Her deniz martı olur, bir bardak çay olur, ağları çeken balıkçılar olur ve sen olursun….
O sırada çalan türkü “hasret” olur…
Seni sevdiklerin unutmadı, mekanın cennet olsun güzel insan…
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi