“GİRİLMEZ” GİRME
Günümüzün çoğu yollarda geçiyor. Her gün eve sağ salim dönebilmek gerçek bir mucize bence…
Ulaşım yollarının yayalarca ve her türlü taşıtlarca kullanılmasına trafik deniyor. Düzenli bir akış ve güvenli bir yolculuk için belirlenmiş olan pek çok trafik kuralı var. İlk trafik kuralı, Roma’da Sezar tarafından konmuş, binlerce yıl önce… İlk kaldırımı yapmak İtalya’da Leonardo da Vinci’nin aklına gelmiş ve yayalar ile araç yolu ayrılmış böylece… 1914 tarihinde Amerika’da ilk trafik ışıkları kullanılmış ve arabaların çoğalmasıyla birlikte zorunluluk haline gelen, bilimsel araştırmalar yapılarak sayısı oldukça fazlalaşan trafik kurallarına, Avrupa’da inanılmaz bir disiplinle uyulmuş, uyuluyor. Bizim ülkemizde ise her konuda olduğu gibi – hayatî bir öneme sahip olmasına rağmen – bu konuda da sıkıntı var.
Üç, beş tane tahta tekerlekli araç zamanında insanların ihtiyaç duyduğu düzenlemelere, bizim ülkemiz insanı, 29 milyonun üstünde araç trafikte aktifken niye ihtiyaç duysun ki (!) benimki de laf İşte.
Benim en çok korktuğum uyulmayan kural, trafik işareti grubundan, trafik tanzim işaretlerinden biri olan; yuvarlak, içi kırmızı, ortasında yatay kalın beyaz çizgi bulunan “Girilmez” işareti. Girişi Olmayan Yol anlamına geliyor yani her türlü taşıt girişinin yasak olduğu yolların girişlerinde kullanılan ve normal olarak işaretin konulduğu yolun karşı yönden tek yönlü trafiğe ayrılmış olduğunu belirten işaret. Kısacası:
Girilmez, girme kardeşim!
Dava çoktan kapanmış olduğu için artık paylaşabilirim. Birkaç yıl önce “Girilen” yolumda giderken karşı taraf için “Girilmez” olan yola girmiş bir araç sahibi tarafından saldırıya uğradım; arabamı geriye doğru götürmemi istedi, ben de tabelayı göstererek kendisinin ters yönden geldiğini anlatan işaretler yaptım. O sırada arkama bir taksi ve onun arkasına da başka bir araç geldi ki benden yol isteyen arabanın şoförü çoktan aracından çıkmış, küfür ederek üzerime gelmeye başlamıştı bile… Aklıma ilk gelen şey, kendimi arabama kilitlemek oldu. Genç yaştaki şoför arabamı yumruklamaya ve tekme atmaya başladı. Ön farımı kırdı. Arabasına dönerken tehditler savuruyordu. Hayatımdaki güvenli alanımda bu şekilde saldırıya uğramak beni çok sarsmıştı. Son bir hamleyle plakasını kaydetmek için cep telefonumu elime aldım ve fotoğrafını çektim, o sırada arabasına binmişti, tekrar bana baktı ve kayıt aldığımı görünce daha da sinirlendi. Tekrar arabasından çıktı. Yaklaşık beş ilâ yedi dakika süren bu olay esnasında çevredeki herkes seyirci kalmıştı. Ben evden henüz yola çıkmıştım ve hala kendi muhitimdeydim. On yılı aşkın bir süredir gittiğim bankanın güvenlik görevlisi de dışarı çıkıp bakmış ama beni görmesine karşın arkasını dönüp gitmişti. Buna çok içerlediğimi hatırlıyorum. Her neyse, yolda elinde torbalarla gelen yaşlı bir adam olaya müdahale etti ve saldırgan gencin gitmesini sağladı. Fakat onun yaptığı şeyin etkisi benim hayatımdan uzunca bir süre gitmedi.
Çektiğim videoda her şey apaçık kayıtlıydı, farım da kırıktı, üstelik ertesi gün banyoda bir öbek saçım elimde kalmıştı. Doktora gittiğimde, “Siz ne yaşadınız?” dedi, anlattım. Saçkıran olmuşum ve uzun süren bir tedaviye başladım. Delilim vardı, saldırgana dava açtım. Bu süreç de apayrı sancılı bir hikâye…
Sonuç: Mahkemede doğru dürüst dinlenmedim, hâkim saldırgana farın parasını ödeme cezasıyla birlikte birkaç yıl içinde benzer bir olaya karışması halinde, hapis cezasına çarptırma kararı aldı. Tüm bu süreç içinde saldırgan beni telefonla aradı; bu nasıl olabilir, arabulucu firma zaten tam bir fiyaskoydu. Mahkeme celbinde davalıya davacının ev adresi, iletişim numaraları nasıl verili? İşte, masum insanlar böyle öldürülüyor.
Geçen yıl öğrendim ki; saldırgan benzer bir suça karışmış ve şu an hapiste… Bir kişinin daha canı yandı, ne yazık!
“Girilmez” girme!
Girersen çıkarırız.
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi
-
LORDLAR VE LEYDİLER