NEREDEN NEREYE…
İyi bir okuyucu olmama rağmen iyi bir anlatıcı değilim. Anlatmanın yetenek olduğunu düşünenlerdenim.
Okuduğum güzel bir alıntıyı hele içinde bilgi varsa, özetse ve bir şey öğretiyorsa paylaşmaktan keyif alırım.
Bu girizgâh tabii ki okuduğum bir alıntının kafamda onlarca başlık olması ile ilintili…
Joseph Stigitz’den Kapitalizm’i en iyi anlatan makalesinden yazmak istediklerim ile ilgili olanları aldım sadece tamamını okursanız pişman olmazsınız…
*
-Merhaba,
Ben Kapitalizm;
Kızlarınızı Barbie bebeklerle büyüttüm. Bugün sizden estetik operasyonlar için para istiyorlarsa neden şaşırıyorsunuz?
Ben Kapitalizm;
Çıkarlarım uğruna moda endüstrisini üzerinize saldım. Sonuç; 17 yaşındaki gençlerin %60’ı dış görüntüsünden rahatsız. Bir kadının moda dergisine bakması kendi vücudunu beğenmemesi için yeterli.
Ben Kapitalizm;
Benim yüzünden dünyada 600 milyon obez ve 2 milyar da aç insan var.
14 yaşında bir çocuğun telefon almak için böbreğini sattığını duyunca çok sevindim.
Ben Kapitalizm;
Benim yüzümden insanlar para kazanmak için sağlığını kaybediyor sonra da sağlıklarını kazanmak için tekrar para harcıyorlar.
Ben Kapitalizm;
Yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz aynı tişörtü haftada iki kez giymeye utanıyorsunuz.
İşte benim düzenim bu.
Zavallı tüketim bağımlıları…
*
Yazının diğer kısımları da ekonomi, özenti ve ucuz işçilikle ilgili…
X kuşağını sonundan yakalamış biri olarak kendimi şanslı hissediyorum sırf karşılaştırma imkânımdan dolayı…
Bizden sonraki Y, Z, Alfa, Beta vs. kuşaklarının pek sevmediği şekilde “Bizim zamanımızda” diye devam etmek isterim yazıma…
Bizim zamanımızda;
Bozulan eşyalarımız tamir edilirdi, yeni olması ile değil uzun süre kullanıyor olmamızdı evimizdeki eşyanın gururu.
Bizim zamanımızda;
Yırtılan ayakkabımız yeniden giyilebilir hale gelmesi için mahir bir zanaatkârın elinden geçerdi. Kıyafetimiz onarım, yama kaldırırdı, annemizin ördüğü alt üst kıyafetleri giymek utanılacak bir şey değildi.
Bizim zamanımızda;
Annelerimiz onlarca çeşit börekli, kısırlı gün modundaydı sıklıkla ama hiçbirinin spor salonuna kaydı yoktu.
Bizim zamanımızda;
Evlerimizden sütlaç, reçel, komposto, tatlı eksik olmazdı ama kilo bir sorun değildi hiçbirimiz için, sıcak beyaz ekmeğe tereyağı veya salça sürüp yerken.
Bizim zamanımızda;
Evde kozmetik sayısı onu geçmezdi, şimdi koyacak yer bulamıyoruz.
*
Özenti mi, aç gözlülük mü, kapitalizm mi getirdi bilmem ama belki de bu yüzdendir kendimizi olduğumuzdan farklı gösterme çabaları, bedenimizle barışık olmamak, herkesin aynı torna tezgahından çıkmış gibi birbirine benzemesi…
*
Çok severim Yeşilçam filmlerini ana karakter, yardımcı karakter, figüran hepsinin görünüş zenginliği vardı, komedi de olsa, dram da olsa hayatın gerçekleri vardı.
Hemen aklıma gelenler Adile Naşit, Münir Özkul, Cevat Kurtuluş, Ayşen Gruda, Perran Kutman… boyu kısa, kafası kel, çirkin, kilolu, zengin, fakir olmaları ayrımı yoktu hiçbirimizde…
Herkes olduğu gibi farklılıklarıyla en önemlisi gerçekliği ve ruhuyla güzel…
Bir kapitalizm alıntısı ancak bu kadar dağıtılabilirdi.
İsraf etmemek, doğallık, gerçeklik, kendini olduğu gibi kabul etmek bireyden başlar.
Bölüşümcü ve paylaşımcı yönetim rejimleri ya da dünyada yüz eşya ile yaşamak gibi akımlar kapitalizm karşısında ne kadar başarılı olur bilmem.
Ben kendi adıma elimden geldiği kadar…
Eğer Ali Hocam aramızda olsaydı yazacaklarını tahmin etmek hiç zor değil.
Herhalde ya Stalin’in tavuğunu yazardı, ya da ülkemin sosyolojik tezinin yazılmasını talep eder, cehalet ile ilgili güzel dokundurmalar yapardı.
Yine sizi bir şiiri ile buluşturma zamanı…
SENİN İÇİN
Hep kavga ettim kendimle senin için
Her seferinde senden yana çıkmışım
Senin için dikenine katlandım gülün
Ay ışığında daha net gördüm
Mavi gözlerindeki parıltıyı
Beni, köy türkülerinde tarif ettin
Bense seni; binlerce sevda ve aşk kelimeleri
İçimde seslendirdim.
Sevgin, varlığın, tanrıya en yakın yanımdı.
Bulutları doldurdum içime
Ve rahmeti oldun
Dökülen gözyaşlarımın
Hep hayal kurdum yıldızları gördükçe
Bulutlar geçerken üstümden.
Bir kördüğüm vardı saçlarında
Çalışıp da çözemediğim
Hep kendimi yendim
Yenildim, bir daha bir daha
Uğursuzluğu çözemedim.
Ve kendi kendimi yendim.
Ve… Mutlu olarak yenildim.
Dereseki/2014
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi