SEN EY… DAMARLARIMA RENK VEREN PERİ
GİDENİN ARDINDAN…
“Ölürse ten ölür,
Canlar ölesi değil”
Yunus EMRE
Çok sevdiğim öğretmen arkadaşım Türkan, anneciğinin ardından kalbimin kâğıt kesiği demişti.
Gözümün önünden yüreğime taşındın vedasından sonra en anlamlısıydı. Mutlaka hepimiz biliriz kâğıt kesiği acısını…
Bu yüzden acının tarifi zor, hayatımızda yeri büyük olanlara vedamız zor…
On yılı aşkın süredir bir gün üzülmeden, kırılmadan Ali Hocam için yazı yazdığım gazeteyle bağım da kopsun istemiyorum.
Makale yazmanın zorluğu konu başlığı bulana kadardır, eğer ne yazacağınıza karar verdiyseniz kelimeler peşi sıra dizilir. Ayın bu günleri de yazının son teslimi için Ali Hocam ile benim, benimle Gülhan’ın gün ve saat için pazarlık yaptığı zamanlardı.
Ali Hocam konusunu seçtiyse; el yazısıyla ansiklopedi gibi bilgi birikimi ile el yazısıyla 15-20 sayfa yazar, sonra kıyamasa da o sayfaları 6-7 sayfaya indirirdi.
Malum “Coğrafya kaderdir” varsayımıyla yaşadığımız ülkede herkese yetecek kadar malzeme vardır. Hele şu anda bulunduğumuz durumda…
Konu başlığı ne olursa olsun, hocam makalede tarihi bir derse, liyakata, sanatın güzelliğine, bir ozanın dizelerine, alıntılara ve her koşulda büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk yoluna girerdi.
Kızı Elif’in izni, sevgili Gülhan’ın eşliğinde Ali Hocamın resim malzemeleri ihtiyacı olan öğrencilere, kitapları gerçekten kıymetini bilecek öğretmenlere, bizlere, onu sürekli anacağına inandığımız evlere misafir oldu.
Bu sefer misafirliğimiz yüreklerinize Ali Hocamın çok kıymet verdiği şiirlerinden biriyle…
SEN EY
Sen ey… Damarlarıma renk veren peri.
Sen ey… Kalbimdeki ateşi alevlendiren.
Sen ey… Temmuz sıcaklığını dudaklarında saklayan.
Sen ey… Saçlarında elimin uyuyakaldığı peri.
Sen ey… Helene’ye meydan okuyan aşk tanrıçası Venüs.
Kalbimin damarlarından sızıyor melodik fısıltıların.
Aşkın küfrettiriyor bir Petöfi lisanı ile zamana.
Anılarını imgeliyorum zaman zaman.
Seyrek sakalıma sık aklar düşüyor gün gün.
Ve ölesim geliyor bütün gün…
Güllüşah’dır Seyrani’yi Tebriz’e götüren.
Güllüşah’ın aşkı yaşatmıştır bir ay mağarada.
Tarzan’a baba dedirttiren de Güllüşah’dır.
Mecnun Leyla’sı için kumlara.
Virgin’i Poli için dalgalara karıştı.
Burası aşk kumsalı.
Senin önemsemediğin yerler.
Sen ey… Kırık kemanımın telleri.
Sen ey… Yank Ömer’in bestesi.
Sen ey… Kalbimin sıcak kan testisi.
Yaktım! hepsini yaktım bugün.
Uzun saçlarını, boy fotoğrafını, al mendilini…
Ve… benim sana mektup yazan kalemimi.
Bitti artık, bestelediğim şarkının son sözü dudaklarımda.
Sen ey… Yastığımın katmerinde gizlenen.
Sen ey… Rüyadaki çığlıklarım.
Sen ey… Yüzüne baktığım yalancı ayna.
Sırada sen, masada sen, rüyada sen.
Sen… İstasyona gelen tren seslerinde
Malatya’ya kestirdim bileti.
Bindiğim tren de kar bulutları.
Haberin olsun, yalnızken ağarıyor kompartımanda saçlarım.
Yüzüne vurasım geliyor, kıştan kurtardığım günleri
Sen ey… çabuk yürüyüşlüm.
Sen yine Helene gülüşlüm.
Sen… Çardakta yatarken, kalbimde tuttuğum yıldız.
Sen ey… Aşkına taptığım uzun saçlı kız…
Ali ÜNAL/1959
(Ali ÜNAL’a ait yazıların, şiirlerin hepsi yakında çıkacak kitap için tüm hakları saklıdır.)
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi