İYİ Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı Kadir Kürşat Arslan ile özel röportajımız.

Eşini 2016 yılında ebediyete uğurlayan, Kerim Alpay ve Kerem Musab isimli 2 çocuk babası Kadir Kürşat Arslan…

(Beykoz Özgün Haber – Sedat Dalar)

Kadir Kürşat Arslan, kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1982 yılı Beykoz’da doğdum. Aslen Trabzonluyum.  Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektrik Bölümü mezunuyum. Eğitimime Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde devam ediyorum.

“Ülkemizin başı sağ olsun.”

Sözlerime başlamadan önce ülkemizde yaşanan doğal afet olayını söylemeden geçemeyeceğim. Ülkemizin başı sağ olsun…

Merkezi Kahramanmaraş olan ve11 ilimizi de yıkan depremde yaşanan acı tarif edilemez. Depremde hayatlarını kaybetmiş vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet dilerken yakınlarına da sabırlar diliyoruz. Yaralılarımıza da tez zamanda şifalar diliyoruz.

Ben Kadir Kürşat Arslan olarak deprem bölgesine ilk gidenlerdenim. Bir sade vatandaş olarak lojistik destek verip, deprem bölgesinde yapılan yardımların dağıtımı noktasında bizzat ilgilendim.

Elimizden geldiğince yaraları sarmaya gayret ettik. Yaklaşık 10 gün kadar bölgede yardımlaşma ve dayanışma için dostlarımızla mücadele ettik.

Kadir Kürşat Arslan (İYİ Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı)

Türk siyasetine liseli yıllarda ilk adımımı attım.  İlk önce Milliyetçi Hareket partisinde bir siyaset yaptık. Daha sonra İYİ Parti’de bir siyaset yaptık. Bizi süreç İYİ Parti’ye sürükledi. Çünkü bizim siyaset yapabileceğimiz başka bir alan kalmadı.

“Kendi ideolojilerimize hizmet edecek partimizi kurduk.”

İdeolojik olarak biz MHP’den ayrılıp başka bir partiye gitmedik, kendi partimiz kurduk.  Ülkücü, kimsenin bayrağının altına gitmez, kendi bayrağını diker. Biz kendi bayrağımızı diktik. Kendi ideolojilerimize hizmet edecek partimizi kurduk. Tabii, bu süreçte kırgınlıklar ve küskünlükler elbette olacak. Bu anlamda bizler sabretmeliyiz. Azimle inandığımız davada engeller de çıkıyor, bunları da aşmak gerekiyor.

(Beykoz Özgün Haber)

Milletvekili Aday Adaylık yolculuğunuz nasıl başladı?

Milletvekilliği adaylığımı öncelikle babam, ailem ve dostlarım çok istiyordu. Babam ‘aday adayı bile olsan bu bir başarıdır’ dedi. Daha sonra ben de kendi çevremde bir kamuoyu araştırması yaptım, baktığımızda benden daha çok istediklerini gördüm. Beni Milletvekilliğine yakıştırıyorlar.

(Beykoz Özgün Haber)

İYİ Parti’de Adaylık belirleme süreci nasıl işleyecek?

İlçelere sandık konulup delegelerin veya üyelerin oy kullanacağı söyleniyor. Bu da büyük şehirlerde yapılacağı yönünde. 1. Bölge’de yapılacak ön seçimin henüz nasıl olacağı üzerine bir netlik yok. Büyük şehirlerde yapılacak olan temayül yoklaması bizim için çok iyi oldu. Bizler burada teşkilatla koşturup her çalışmaya katılırken kimisi de yalılardan merkeze geliyor gidiyor.

Diyelim ki beni Beykoz dan listeye koydular. Ben buradan Beykoz’un bir çocuğu olarak kendi çevremizde Beykozlular ile birlikte partimizin oyunu yükselttiğimizi düşünürsek, bunu da Türkiye genelinde düşünürsek bu da %5 oy yapar. Şu anda %1 oy bile önemli. Genel başkanımızın da en çok dikkat ettiği şey teşkilat hafızası ve sokaktan kim bana oy kazandırır.

“Partimiz diktatör partisi değil.”

Parti bizim, Beykoz da bizim, burada ki halkta bizim. Partiler bugün var ama ne kadar var belli değil ama bizler Beykozluyuz. Beykoz halkının istediği bir şeye partimin karşı çıkacağını düşünmüyorum. Bizim partimiz bir diktatör partisi değil. Meral Hanım bu konuda gerçekten esnek, demokrat bir hanımefendi, partiyi de bu çizgide tutmaya çalışıyor. Beykoz menfaatine, İstanbul, memleket menfaati olan bir şeyi Meral Hanım niye istemesin? Siyaset sorun çözme mekanizmasıdır. Meral Hanım Beykoz’a birkaç kere gelmiştir. Bu anlamda da Beykoz’un sorunlarını bilen, her şeyden haberdar.

“Beykoz’da oy skoringini etkileyeceğime inanıyorum.”

Ben doğma büyüme Beykozluyum. Çavuşbaşı’nın 5 mahallesi, Görele ve Acarkent mahallesi arasında bulunan bir noktada esnafım. Beykoz’un 7 mahallesi yapar. Diğer mahallelerde de çok iyi dostlarım ve arkadaşlarım olduğu için Beykoz’da oy skoringini etkileyeceğime inanıyorum. Sokakta vatandaş ‘Ben İYİ Parti’ye neden oy vereyim’ diye sorduğunda. “İYİ Parti’de Kürşat var” denileceğine inanıyorum. Başımı öne eğecek bir hayat yaşamadım.

“Beykozlunun gönül rahatlığıyla oy verebileceği doğru bir isimim.”

1.Bölgeden partimin oylarını arttıracağıma inanıyorum. Partimin rüzgarına güvenerek aday adayı olmadım. Diğer partilerden çıkacak adayların önünü kesecek bir adayım. Beykoz’da sevilen bir kişi olduğumu düşünüyorum. Düzgün bir esnafım ayrıca düzgün bir geçmişim var. Başka partilerden aday çıkarsalar, ekarte edilemeyecek bir rakip olurum. Beykozlunun gönül rahatlığıyla oy verebileceği doğru bir isim olduğumu düşünüyorum. Beykoz olarak konuşacak olursak, benim aday olmam 9 ay sonra gerçekleşecek yerel seçimi kazandıracak. Yani yerel seçimlere daha güçlü gireceğiz.

“Ankara’da da Beykoz’dan biri olsun.”

Beykozlu olmayan yöneticiler Beykoz’a fayda sağlamadı. Bunu bizler acı bir şekilde yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Artık Ankara’da da Beykoz’dan biri olsun. Beykoz’u da Beykozlu bir insan temsil etsin.

“Beykoz İstanbul’un en âtıl kalmış bir ilçesidir.”

Milletvekilliği Anadolu 1. Bölge’dir ama Beykoz aslında bir Beykozluluğa susamış, hasret kalmıştır. Beykoz İstanbul’un en âtıl kalmış bir ilçesidir. Bunun da nedeni içerisinden bir tane siyasetçi çıkmaması. Meral Hanımın bir sözü var, ‘Medeniyet yolunun taşlarını sadece cesurlar döşer.’  Ben adımımı attım ve bir ilki başlattım. İsmim reklam olsun diye de aday olmadım. Bir şeyler değişsin diye bu yola çıktık. Halkımız kendisi gibi düşünen, kendisi gibi konuşan birilerini istiyor. Bu çamurlu yolları yürümüş, kendi hayatını yaşayanları görmek istiyor. Ulaşılabilir biri olmalı diye bakıyorlar.

“Seçim bıçak sırtı.”

Bugüne kadar ki yerel seçimlerde Tayyip Erdoğan kimi istiyorsa aday gösteriyordu. Seçmen de ona oy veriyordu. Ama bu seçimde ‘sokaktan oy getirecek isimleri çalışın, onları aday koyacağım’ dedi. Neden? Çünkü seçim bıçak sırtı. Artık partinin rüzgârı yok, şahısların rüzgarına ihtiyacı var.

“Siyasi cinayetlerin üzeri örtülmeye başlandı.”

Biz bugüne kadar ne diyorduk? Hükümet yolsuzluk yapıyor, ihaleye fesat karıştırıyor, adam kayırıyor, devlet malını çarçur ediyor, diyorduk. Sinan Ateş olayından sonra ne demeye başladık? Artık siyasi cinayetlerin üzeri örtülmeye başlandı. Bu olay sıradan bir cinayet değildir, siyasi bir cinayettir. Sinan Ateş’in hanımının ve çocuğunun ahı, Yusuf Kerim’in ahı bunları yerle bir edecek. Muhsin Yazıcıoğlu’nun da ahı…