Yunus Emre Demirci, CHP İstanbul 1. Bölge Milletvekili Aday Adaylık başvurusunu gerçekleştirdi. “SMA TİP1 hastası ve RPE65 genetik bozukluğu olan herkese sesleniyorum. Bu hastalıkların tedavilerinin getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tüm gücümle mücadele edeceğime söz veriyorum.” Demirci’nin dikkat çeken vaatleri arasında.
Demirci’nin tarafımıza göndermiş olduğu basın açıklaması metnini aynen yayınlıyoruz.
“Öncelikle kendimden söz etmek istiyorum. Doğuş Üniversitesi İletişim Bilimleri İngilizce Lisans Programı’ndan mezun oldum. Gazete Kadıköy ve Çağdaş Ses Medya’da muhabirlik ve editörlük yaptım. Şu anda bir özel okulda İnsan Kaynakları Arşivi’nde çalışıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne 2015’den beri hizmet ediyorum.
Engelli Sivil Toplum Kuruluşu ve platformları olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yer alıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi 2017 Kadıköy Gençlik Kurultayı’nda yönetime aday olup listeye girdim.
Nadir Hastalıklar konusunda alanda çalışmalar yaptık.
Retinitis Pigmentosa Hastalığı’na neden olan RPE65 geninin tedavisinin ülkemize getirilmesi adına hem sahada hem sosyal medyada hem de bürokratik anlamda tüm mücadeleleri verdik.
SMA TİP1 Hastalarında olduğu gibi beklediğimiz olumlu geri dönüşleri ne yazık ki Sağlık Bakanlığı’ndan alamadık.
Bunun yanı sıra Engelli Taksi uygulamasının Türkiye genelinde yaygın olması için bir imza kampanyası başlattık. Ne yazık ki istediğimiz sonucu alamadık. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi’ne gelen 500 engelli taksi önerisi ne yazık ki reddedildi.
Engelli sorunları çok, ancak çözen yok. İşte bu anlayışla Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Birinci Bölge Milletvekili aday adayı oldum.
Milletvekili seçilmeyi çok istiyorum. Engelli arkadaşlarım başta olmak üzere tüm hak ihlalleriyle mücadele etmek istiyorum.
NELER YAPILMALI
Öncelikle engelli vatandaşlarımızın sağlıklı ve dengeli bir yaşam hakkına sahip olması gerekiyor. Bunun için barınma ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanması zaruri bir haldedir.
Açlık sınırının altında maaş alan engelliler; yüzde 40 ile 69 arası engel oranı olan engelliler 1594, yüzde 70 ile yüzde 100 arası engel oranı olan engelli vatandaşlarımız ise 2392 TL engelli maaşı alıyor.
Bana göre çalışamayacak durumda olan engellilerin maaşları; asgari ücret seviyesinde olmalı. Engellilerin gelir testi zorunluluğu kaldırılmalı.
Çalışabilecek durumda olan engelli vatandaşlarımız ise çalışma hayatına adapte edilmeli, bunun altyapısı hazırlanmalı. Aksi durumda ise asgari ücretin yarısı kadar bir maaş kriteri belirlenmeli. Ama bir engelli vatandaş; hem çalışarak, hem de engelli maaşı almamalı. Düşünün bir tarafta açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verenler, diğer tarafta iki maaş alan engelliler… Fırsat eşitliği derken her yerde fırsat eşitliğinden söz ediyoruz.
Engellilere yönelik nefret söylemi karşısında yasal tedbirler alınmalı. Engellilere karşı her türlü ayrımcılık insanlık suçu sayılmalı.
Ancak bu yetmez. Toplumu engellilerle birlikte yaşamaya hazırlayan farkındalık seminerleri düzenlenebilir, kamu spotları oluşturulabilir. Daha doğrusu engelli vatandaşlar 3 Aralık’tan 3 Aralık’a hatırlanan insan topluluğu olmamalı.
Nadir hastalıklarla mücadele edilmeli. Bu mücadele ile birlikte engelli sayısının azalmasını öngörüyoruz.
Bugün Avrupa Nadir Hastalıklar Ortak Programı var. Üye olan 26 ülkenin 20’sinin Nadir Hastalıklar Ulusal Programı var. Ancak ülkemiz; Nadir Hastalıklar Ulusal Programı’na sahip olmadığı gibi Avrupa Nadir Hastalıklar Programı’na da dahil değil. Bir tek Sağlık Bakanlığı’nda Nadir Hastalıklar Komisyonu var. Bunun ilerisine geçememiştir.
SMA TİP1 hastası ve RPE65 genetik bozukluğu olan herkese sesleniyorum. Bu hastalıkların tedavilerinin getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tüm gücümle mücadele edeceğime söz veriyorum.
Türkiye’nin derdi kalıtsal hastalıklar değildir. Bizim derdimiz nadir hastalıklardır. Bu aşamada Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanunu yerine; Kalıtsal ve Nadir Hastalıklarla Mücadele Kanunu çıkarılmalı.
Bir bastona bile ulaşmakta zorlanan engelli arkadaşlarımız var. Bana göre kamu imkanlarını pervasızca harcamak yerine tüm engelli ve erişilebilirlik teknolojilerinin Sosyal Devlet ilkesi ışığında devlet tarafından temin edilmesi gerekir. Biz engelliler sosyal devleti yanımızda görmek istiyoruz.
13 Milyon engelli yurttaşımız var. Artık bizlerin bir bakanlığa ihtiyacı var. Engelli ve Erişilebilirlik Bakanlığı’nın kurulması büyük önem arz edilmektedir.
Üniversitelerimiz özgür düşünce ve bilim yuvası olmalıdır. YÖK hemen kaldırılmalı ve rektörlerin öğrenciler tarafından seçildiği özerk bir yapı oluşturulmalı.
Halkımızın vergileriyle yayın yapan, ancak toplumun tüm kesimlerine yayınlarında yer vermeyen TRT’nin özerk bir kurum haline getirilmesi önemlidir. Bununla beraber hem vergilerle yayınına devam eden, aynı zamanda reklam geliri olan TRT özerk bir kurum olması yanı sıra devletin üzerinde yük olmaktan çıkarılmalı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kapatılmalı.
Basın İlan Kurumu hemen kaldırılmalı.
Dezenformasyon yasası kaldırılarak; 4. Kuvvet olma özelliğine sahip özgür bir basın kanunu çıkarılmalı.
Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden uygulanması toplumsal bir talep olarak gündemdeki yerini koruyor.”