Nasıl Bir Ülke, Nasıl İstiyorsun?
Benim çocukluğumda Ankara’nın göbeğinde geceleri bile kapıyı kilitlemeden yatardık. Evimizi, ailemizi, çocuğumuzu komşuya emanet ederdik. O zamanlar emanete hıyanetlik edilmezdi…
Şimdilerde kapımıza bir kilit yetmiyor üçer, beşer kilitliyoruz ne yazık ki…
İnsan ilişkilerinde sürekli bir tedirginlik var.
Ülke ve toplum olarak kötüye gittiğimizden konuşuyoruz. Hırsızlıktan, ahlaki değerlerin çöküşünden… İşini doğru yapan, vicdan sahibi insanların azlığından, yalanın meşru sayıldığı, dolandırmanın kanıksandığı, şiddetin arttığı ve daha birçok olumsuzluktan…
Haksız mıyız elbette değiliz… Gerçekten de insanın, insana güveni kalmamış!
Olumsuz davranışlar halkın genelince tasvip edildiğinde, artık utanç verici olmayıp doğallaşıyor…
Bu ülke kimden oluşuyor?
Kim bunlar?
Yani hepimiz yukarıda saydığım şeylerden şikâyet ediyorsak bir şeyler değil çok şeyler yanlış gidiyor demektir…
Peki
Nasıl bir değişim başlatabilir?
Öncelikle;
Şikâyet ettiğimiz karşı olduğumuz her şeyin doğrusunu yaparak…
“Yere herkes çöp atıyor, ben atsam ne olur ki” yerine “ben çöp atmazsam belki daha temiz bir dünya için, katkım olur” demek daha olumlu bir düşünce değil mi?
Geçenlerde işe giderken radyo dinliyordum, yaşları yanılmıyorsam 11 ve 14 yaşında ki iki çocuk bölgeleri daha yeşil olsun diye kendi harçlıkları ile aldıkları fidanları dikmişler…
Belki diğer yaşıtlarının aklına bile gelmeyecek hem iş gücü hem maddi çaba gerektiren bu davranışları için alınlarından öpmek, sarılmak istedim o çocuklara… Yaşadıkları yeri güzelleştirmek için yaptıkları eylem takdire şayan…
Deniz kenarında yabancı bir baba üç çocukla kocaman torbalar almış plastik ve benzeri şeyleri topluyorlardı.
Kim bunları attı acaba?..
Piknik yaptıktan sonra ki bıraktığımız alan bunun en iyi cevabı veya kullandığımız umumi tuvaletler..
Bu ve bunun gibi çok güzel örnekler var…
Ne yazık ki bizim toplumda şikâyet etmek alışkanlık olmuş…
Örneğin;
Zamanında gelmeyip karşı tarafa saygı duymayan insan, başka bir yerde bekletilince neden kızıyor?
Evini tamir ettirirken yarım yamalak yaptılar diye şikâyet eden memur neden acaba danışmaya geldiklerinde insanlara yetersiz bilgi veriyor…
Okulda ki eğitimden şikâyet edip, çocuğunun eksik kaldığını düşünen sayın doktor muayene ederken hastana bakmıyor, dinlemiyorsan sen işini yeteri kadar sorumlulukla mı yapıyorsun acaba?
Eve temizliğe gelip “zaman doldurup bir an önce paramı alıp çıkayım” diyorsun haklısın evine para götürmek istiyorsun ama o zaman bakkalın bayat verdiği baklagillerden şikâyet etme güzel kardeşim…
Çalışanının emeğini görmeyen, para verirken eli titreyen patron, neden malını satıp zamanında paranı almadın diye kızıyorsun ki…
Bunların hepsi bir örnek…
Yani siyaset, yönetim, eğitim bunlar çok önemli… Yaptığımız her şeyi vicdanla, sorumlulukla, bize nasıl yapılmasını istiyorsak öyle yapsak ne güzel olurdu değil mi?
Zira;
Yaşadığımız evi, sitemizi, toplumu, ülkeyi bizler oluşturuyoruz.
“Ben” le başlayan “Biz… Birbirimize bağlıyız… Hem de tahmin edemediğiniz en güçlü şekilde…
Eskiler” herkes kapısının önünü süpürse tüm şehir tertemiz olur” demişler…
Kapı vicdandır aynı zamanda…
Daha güzel bir ülke daha yaşanılır çevre ve insanca duygular için yeni başlangıçlar zamanı…
Kişisel Gelişim Uzmanı ve Eğitmeni
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi