Yeni adresimiz
Ana Sayfa Yazarlar 3.01.2023 291 Görüntüleme

ÇÖLDE DÜNYA ŞÖLENİ

reklam

Sporun pek bilinmediği; hatta futbolun hoş karşılanmadığı Arap topraklarında: Katar Emirliği 2022 yılı FİFA Dünya Kupası ev sahipliği teklifini 2009 yılında yapar. Oylama, İsviçre’nin Zürih şehrinde 2 Aralık 2010 yılında kabul edilir.

Katar’ın bu oylamayı kazanması beraberinde büyük tartışmaları getirir. Tartışmaların asıl nedeni; Mutlak Monarşi Şeriat düzenin olması. Katar’a gelecek tüm taraftarların can güvenliği, alkollü içkilerin ve kadınların modern kıyafetlerle, kadın erkek karışık oturmaları ve dolaşmaları…

*

2022 Dünya Kupasının Genel Müdürü; Hasan Abdullah AL Thowadi tarafından; taraftarların can güvenliği, otel ve restoranlarda alkol alabilecekleri, kadınlarınsa istediği gibi giyinebileceklerinin yasak olmayacağını açıklaması tarafları rahatlattığı gibi belki de Arap dünyasında da en ağır, en güçlü kalelerinde yıkılması olduğunu düşünüyorum.

Bu topraklarda, İslam dünyasında; çağdaşlığın atılan ilk adımları. Aya ayak basmak gibi. Büyük ve zor olan yenilikler sayılır İslam dünyasında.

*

Bu kararın final maçlarından sonra da serbest olmasının yasallaşması, Katar halkının attığı adımlara bağlıdır. Özgürlüklerinin kazanılması adına sadece Katar halkı mı? O coğrafyada yaşayan diğer İslam toplumlarında, Çağdaş dünyadan gelen insanların yaşam biçimlerini gözleri ile gördüler.

Aynı günlerde, Mahsa Amini’nin öldürülmesi ile İran halkının mollalara karşı verdiği direnişi de evlerinde televizyonlardan izliyorlar. Her ulus, kendi özgürlüğünü kendisi kazanır. Tarih böyle yazıldı. Emir, Kral, Sultanlar tebaasına özgürlük vermemiştir, almıştır.

*

Katar halkı ve Körfez İslam ülkelerinin halkı özgürlük hamlelerinin yapılacağı tam zamanı. Bu fırsatı kaçırırlarsa, yine emperyal batının; petrole hâkim olmak adına Büyük Ortadoğu Projesini, yaşadığımız yüz yılımızda; ABD’nin Irak’ı ile başlayıp, Kuzey Afrika’ya kadar uzanan: “Hangimiz daha çok Müslümanız?” gibi iç savaşların devam edeceğini sanıyorum.

Tarih boyunca 55-60 civarında Arap kültürünü yaşayan ülkelerde; çalışıp üretmek yerine, saldırı ile savaşlarda elde ettikleri ganimetlerle yaşamış. Bu ülkelerde ne iç savaşlar bitmiş ne de açlığın, sefaletin ve de zulmün bittiği görülecektir.

*

Katar 2022 Dünya Kupasına ev sahipliği yaparken, 12 yılda, 300 milyar dolara yakın bir harcama yaptığını, devasa statlar, gökdelen oteller ve alışveriş merkezleri yaptığını, 900 milyon dolara da yakın da FİFA yöneticilerine hediyeler verdiğini zaman zaman okuduk.

*

Futbol dışında; çölde Safari, müzeler, kumda kayak gibi eğlenceleri ziyaretçilerin hizmetine sunacak… Ayrıca El Moha adasında buz pateni, sirk gösterileri; her yaştan ziyaretçilere konserler ve çeşitli müzik etkinliklerinin de gösterilebileceği… Özetlersek; sanıyorum Katar Emiri; Babil’in Asma Bahçelerinin ihtişamını, kendisinin Karun kadar zengin, halkının da mutlu olduğunu dünyaya göstermek istediğini mi sergiliyor diyelim?

Bu arada aklımda iki soru oluştu. Birincisi; Emir, ülkesini Arap geleneğinden soyutlayıp, bu coğrafyanın bir Monako’su veya İsviçre’si gibi çağdaşlaşmaya, dünya ile entegre etmeye mi niyetli?

Niyetli ise o coğrafyaya; Tanrının bir kurtarıcısı, Batı’daki Hollanda, Belçika ve Danimarka Kralları gibi; çağdaş ve demokrat bir Emir’imi olmak istiyor.

Yoksa aklımdaki ikinci soru olan; düşünmekten öte, hiç de istemediğim, nefret ettiğim, Salazar’ın 3 F ifadesi; FUTBOL, FADO ve FATİMA içeriği; FUTBOL-EĞLENCE-DİN ile uyuşturulması halkını.

Üçüncü şıkta FATIMA: Araplar içinde sevimli gelir. Çünkü futbol, halkı uyuşturan, tembelleştiren, basit, kışkırtıcı, şovenist duyguları kamçılayıcı FAŞİZM’in çağımızda uyguladığı sistemlerin sac ayağıdır. Dünya finalini oynayan Arjantin’i Suudi Arabistan 2-1 yeniyor. Gazeteler, şike olduğunu büyük puntolarla yazdı. Suudiler, Portekiz’in as oyuncusuna 2,5 yıllığına 500 milyon Euro teklif etti.

Bu sistem, eğitim düzeyi veya ekonomik özgürlükleri olmayan ülkelerde görülen bir idare sisteminin uygulanış adıdır.

*

Ülkemize sık sık gelen Katar Emiri fotoğraflarda Arap çizgisini, modern yaşamla çok iyi kaynaştırmış bir profilde görüyoruz.

Umarım 300 milyar dolara yakın masraf yapan Emir; Bu fırtına geçtikten sonra ülkesinde, Batı standartlarında; eğitim kurumları, üniversiteler, ülkesine artı değerler üreten fabrikalar kurar…

Daha da önemlisi; bulunduğu Coğrafyada Antik çağlardan kalan; Rönesans ve Reformdan nasibini almayan, yöntem ve yönetim yerine; Atatürk’ü örnek alarak, ülkesini ve coğrafya insanlarını batının; özgür, demokrat, çağdaş, katılımcı, yaşam seviyesine çıkmasında da katkısı olur dileklerini taşıyorum.

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

İlginizi çekebilir

GELİŞ GİDİŞ

GELİŞ GİDİŞ

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb