İYİLEŞME ZAMANI….
“Mış” gibi hayatlar…
Sahte bir hayatın içinde yaşıyoruz.
Davranış bozukluğu, ahlaki çöküntü ve vurdum duymaz insanlardan oluşan bir toplum yarattık el birliği ile ve ne yazık ki kimse kendine bakmıyor.
“Kaç ruh, kaç geçmiş barındırıyorsun bu bedende” acaba…
İzlediği filme ağlayıp, eşine şiddet uygulayan aynı adam.
Dışarda “namus” deyip, kocasını aldatan kadın aynı kadın.
Dürüstlükten dem vurup, sürekli yalan söyleyen aynı insan.
Bir zaman hızlı kadın hakları savunuculuğu yapmış hemcinsim sevgilisi ile elbise alırken “kocam karar verir ne giyeceğime” diyerek savundukları ile nasıl bir ikilemde merak ediyorum…
Din, inanç dendiğinde nutuk veren ama kafasında bin bir fantezi üreten aynı kişi…
Çocuğuna “yalan söylemek ayıp ve günahtır” deyip, çalan ile çıkmayan yine aynı kişi…
Konuşurken kibarlıktan ölen kadınla, kızdığında küfürler savuran ne yazık ki aynı kadın…
Mütevazilikten bahsedip, son model araba ile cafcaflı bol süslemeli düğün yapan yine aynı kişi…
Afili cümleler kurup bunların yarısını bile hayatında uygulamayan aynı kişiler… “Ben bu olumsuzlukları neden yaşıyorum, insan kalmamış, kimseye güvenilmiyor” diye hayıflanıyor… Bilmiyor ki; bir parmak diğerlerini gösterirken diğer üç parmağın kendini işaret ettiğini…
Dışarıda olup biten bu sahte hayatlar içinde, kendisini tanıyan, farkındalığı yüksek, huzurla yaşamak isteyen birçok insan için bu durumlara katlanmak oldukça zor…
Mutlu olmadığımız sahte resimleri anlık “mış” gibi mutluluk gülücüğü kondurup paylaşıyoruz.
Mutlu olmadığımız birlikteliklerde sırf dışarı ne der diye “evcilik” oynuyoruz. Bunun adı da “çocuklar için kendimi feda ediyorum” oluyor. Oysa her çocuk mutlu ve güvenli, değer verilen, samimi bir ortamda büyümek ister. Birbirine rol yapan değil… (Başka çaresi olmayan şiddet görmesine rağmen o eve dönmek zorunda kalan, maddi imkansızlıktan mağdur olan birçok insanı ayrı tutuyorum. Onlar insan olamamış mahlukların elinde acı çekerken seyirci kalan herkes adına özür diliyorum… Bu toplumumuzun en büyük ayıbı)
Cuma günleri, bayram kutlamaları, özel günlerde al kopyala yapıştır mesajları o kadar samimiyetsiz ki…
Değer verdiğim dediğin kişiye iki cümle yazmaktan acizsen yazma çünkü daha samimi olursun…
İşini yap ama sevmediğin sevmek zorunda olmadığın patronunun gözüne girmek için yalakalık yapma. Çirkin duruyor… Kendine saygısı olan insan işini en iyi şekilde yapmaya çalışıp, yaptığı işe saygı duyandır…
Daha ne kadar çok “mış” var.
Say, say bitmez…
Samimi gibi gözüküp siz çıkınca dedikodu yapan, satış ürününü satmak bir pazarlamadır ama kandırmak, yalan söylemek kul hakkıdır. Sorsan saatlerce kendisinin dürüstlüğünden bahseder…
Herkes bu kadar iyiyse, dürüstsen kim bu sahtekârlar…
Lütfen bu hastalıktan kurtulalım artık…
Evrendeki en büyük israf, sorgulama yeteneğini kaybetmiş bir beyindir.” Albert Einstein
Kendimiz için, toplum için, çocuklarımız için bir iyileşme zamanı…
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi