Yeni adresimiz
Ana Sayfa Yazarlar 30.08.2022 880 Görüntüleme

TATİL DENEN ŞEY Dinlenme mi? Çile mi? Ney?

reklam

Aslında ben tatile çıkmadım, epey uzun bir zamandır üstelik. Elbette her sene ben de çalışmama ara verdim. Her kış tiyatroda yoğun bir tempo içinde çalıştıktan sonra yaz tatili, sıkılacağım kadar uzun sürerdi benim için; bazen iki bazen üç ay kadar.

Yaz aylarında verilen tatilde insanlar yazlıkları varsa yazlıklarına giderler, karavanlarına atlarlar istedikleri yerde – yerlerde değerlendirirler bu dinlenme zamanını. Kimileri de oldukça yoğun bir iş hayatında canları çıkana kadar çalıştıktan sonra bir sahil kasabası seçer ve ancak 7 ila 15 gün en fazla 20 gün, taş çatlasın bir ay gibi sürelerde kullanırlar yaz tatili haklarını.

Bunlardan hangisi olursa olsun “Tatil denen şey” insanlar için ne kadar dinlencedir bilinmez. Daha çok çile ve eziyet gibi bir şey hatta extra yorgunluk yaratan zaman dilimi de diyebilirim.

Şöyle düşünün; yazlığınız varsa her gün yine yemek yapacaksınız, ev temizliği şart hatta kum olayı da işin içine gireceği için oldukça stresli bir hale dönüşecek. Havluların, mayoların ve çeşitli deniz aletlerinin her gün yıkanması, çamaşır olayını katlayacak bir rutinde seyredecek. Ailenin kaç kişilik olduğuna göre bu yük iyice ağırlaşacak. Ya gelen, gelecek olan misafirler? Mecbur yatıya gelecekler, yazlığın konumuna göre elbette. Kışlık eve belki de hiç gelmeyen bu misafirler yazlık evinizden bir türlü gitmek bilmeyecekler. Çoğunluk ve çocuklar için dinlence, eğlence olan tatil “anne” kişisi için asla tatil olmayacaktır, olamayacaktır. Vesaire…

Arabanızla otelde, pansiyonda kalmak için çıktığınız yolculuk daha kısa süreli olacağı için ayrı bir dert. Masrafa gel! Son zamanlarda kimsede para yok! Kredi kartlarına yüklenerek gerçekleşen stresli suya dalışlar, hesap kitap yaparak yenen yemekler ve daha nicelerine rağmen mutluluk dolu ayak, kol, bacak, çılgın kulaçlı sosyal medya fotoğrafları olacak, olacak da kafadaki sorunları su ne kadar iyileştirebilir ki?

Karavanı olanlar da benzer sorunlarla boğuşuyor. Yolculukta da park edecek, konaklayacak yer konusunda da çeşitli sıkıntılar yaşayabiliyor. Fevkalade imkânlı karavan alanları da var tabii.

Cepteki paraya göre şekilleniyor her şey.

Peki ya yazlığı, arabası, karavanı, uçak için parası olmayanlar? Mecbur, o, devasa bavullarını, çantalarını sırtlanıp otobüsle seyahat edecek olanlar? Saatler süren bir otobüs yolculuğunda hala bir yerleri tutulacak, klimanın o vurucu darbesine, ağlayan, çığlık atan çocukların beyin hücresi öldüren seslerine maruz kalacaklar. Hakları olan koltuğu geriye yatırma alanını kullanmaları halinde şuursuz, kültürsüz kişiler tarafından ‘saygısız’ şeklinde kaba ve nezaketsiz hitaplarıyla karşılaşabilecekler.  Evlerinin önünden tutun da otogarların ve gittikleri sahil beldesinin yolarında, bavul yürütmeye hiç uygun olmayan o zeminde mücadele edecekler epeyce.

Öyleyse soruyorum işte:

Tatil denen şey, dinlenme mi, çile mi, ney?

Ben kısa bir süre önce iş gezisine çıktım, organizasyon sahipleri eksik olmasınlar beni birkaç gün ağırladılar; böylece iş gezim bir tatile dönüştü.

Ben yukarıdaki son gruba dâhildim bu tatil maceramda. Otobüs ile seyahat ettim çünkü özel arabamla yolculuk yapmak için yol çok uzaktı. Birkaç kıyaslamadan sonra otobüsle gidilmesinin daha mantıklı olacağına karar verdik eşimle ve özel basın danışmanımla.

İnsan faktörü her şeyi yerle bir edebiliyor.

Gece yolculuğu yaparak ertesi günü kazanmak ilk hamlemizdi. Taksiciyle dakika 1 gol 5 tarzında otogara gidiş. Otogar ile oturduğum ev arası 10 dakika. Bir buçuk saat önce yola çıktık. Neredeyse otobüsümüzü kaçırıyorduk. Taksici yanlış yollara girip durdu. Taksimetre döndükçe dönüyordu. Adam yolu öyle bir uzattı ki geldiğimiz yönün aksi istikametine dönerek ilk otogara gidiş yolumuzdan ikinci kez geçtik. İki buçuk katı bir para yazdı. Tartıştık, o mesafenin kaç para yazdığını bildiğimizi söyledik ve ödememiz gereken parayı ödeyerek indik araçtan. Otobüse zor yetiştik. Bavulları teslim ettik. Son dakikayı 100 numara (WC) için harcadık. Toplu taşımada kullanılan akıllı bilet ile içeri girme zorunluluğu beni aptal etti. Araç kullandığım için bu elektronik bilete sahip değilim. Eğer eşimde olmasaydı WC’ye nasıl girecektim gecenin 01.30’unda bilmiyorum. Bu uygulama bir saçmalık!

Her şey insanların hayatını zorlaştırmak için gibi…

Otobüsü bekleyeceğiniz yerde ne oturacak bank var ne sizi güneşten ya da rüzgârdan koruyacak bir düzenleme… Kim tasarlıyor bu alanları? Bavulların kolayca yürütülmesi gerekirken yürütemiyorsunuz yolun bozukluğundan, hasbelkader bir geçiş yeri varsa oraya park etmiş bir araç yolu tıkıyor. Vesaire, vesaire…

Düzen, sistem, uygulama ve insan evladı bu kadar bozukken beni bir daha otobüs garına gitmeye, toplu taşımaya binmeye zor ikna eder biri.

Tatil ne mi bana göre? Kafa dinlemek ve eğlenmek evet ama denize girerken denizin ve martıların sesi yerine bangır bangır çalınan hiç durmayan müzik anlayışı asla değil! Bırakın da müziği akşam eğlence mekânında dinleyelim. Vesaire, vesaire, vesaire…

Yine de “Herkese iyi tatiller!”

Dedim de şimdi, demese miydim ki! Bilemedim.

 

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

İlginizi çekebilir

ONUN ESERLERİYLE BÜYÜDÜK

ONUN ESERLERİYLE BÜYÜDÜK

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb