Alp Ata ÇAPAN’ın kendi hayal dünyasında yarattığı ‘Eren’in Macerası’ isimli kısa öyküsü ile yazmaya ve okumaya heveslendirme yolunda attığı adımda, Özgün Haber gazetesi olarak destekliyor ve başarılar diliyoruz.
Pendik 75.Yıl Mesut Yılmaz İlkokulu, 3. Sınıf öğrencisi, Usta Tiyatro Oyuncusu – Yazar ve aynı zamanda da gazetemiz köşe yazarı olan Sevtap ÇAPAN’ın da yeğeni olan 9 yaşındaki Alp Ata ÇAPAN’ın yazmış olduğu ‘Eren’in Macerası’ isimli kısa öyküsünü siz sevgili okuyucularımızla paylaşıyoruz.
EREN’İN MACERASI
Her zamanki gibi çok sakin bir gündü ve Eren’in canı sıkılıyordu. O gün hafta sonuydu, Eren ödevlerini bitirmişti; arkadaşlarını görünce dışarı çıktı.
Arkadaşları Eren’e: “Gel sana bir yer göstereceğiz” dedi. Eren de kabul etti ve gittiler ama aslında arkadaşları bir yer göstermeyecekti, onu bir yere götürecekti. Eren yürümekten sıkılmıştı ve arkadaşlarına: “Yaklaştık mı?” diye sordu. Bir arkadaşı:“Geldik bile” dedi. Eren kaybolduklarını hissetti ama bir şey demedi. Arkadaşları: “Az daha var sonra oradayız” dedi. Biraz daha gittikten sonra onları bir mağara karşıladı. Eren dedi ki: “Burası mı, emin misiniz?” Arkadaşları: “Buranın içinde” dedi.
Etraf karanlık olmaya başladı mağaranın içine girince ve Eren’in cebinde el feneri vardı. Arkadaşlarına göstermek için dışarı çıkarken yanına almıştı. Herkes el fenerini çıkarınca Eren de çıkardı tabii. Eren’inki en çok ışık yayandı, çünkü gerçek bir el feneriydi. Beş veya on adım yürüdükten sonra bir anda etraf apaydınlık oldu. Her yerde sarkıtlar ve dikitler vardı; kristal bile vardı. Işıl ışıl parlamaları mağara duvarlarında renk cümbüşü yaratıyordu. Eren el fenerinin ışığını üzerlerine tuttuğunda etrafa rengârenk ışıklar saçılıyordu. Eren bir tane almayı düşündü ama neden alacaktı ki? Onlar olduğu yerde güzeldi. Eren çok etkilendi. Bir iki dakika yanlarından ayrılamadı. Sonra arkadaşı seslendi: “Haydi biraz hızlan!”
Yolun sonuna geldiklerinde iki tane vagon vardı. Zaten dört kişilerdi, her birine iki kişi binecekti ve öyle de oldu. Raylar tam gözükmüyordu ve bu Eren’i endişelendirdi. Vagonla biraz ilerledikten sonra bir anda roller coaster (hız treni) oldu raylar. Herkes sevinçten bağırırken Eren korkudan çığlık atıyordu, rayların yepyeni olduklarını fark ettiğinde artık o da arkadaşları gibi sevinç çığlıkları atmaya başladı.
Sonunda raylar bitti ve mağaradan çıktıklarında akşam olmuştu. Bir arkadaşının babası geldi, Eren ve arkadaşları birbirlerine bakıp güldüler. Bir arkadaşının cep telefonundaki konum uygulaması sayesinde babası onları bulabilmişti. Hepsini arabayla evlerine bıraktı.
Eren olayı ailesine anlattı, ailesi çok şaşırdı bir yandan da sevindi çünkü bu fikri onlar bulmuştu. Babası birçok görüşmeler yapmış ancak bir türlü gerçekleştirme imkânı bulamamıştı. Sonunda bu fikri birilerinin gerçekleştirmiş olması tüm aileyi çok mutlu etti.
Mutlu son
Alp Ata ÇAPAN