KURTULUŞ ve KURULUŞ
“Sarı saçlım mavi gözlüm”
Her insanın bir hayat öyküsü olduğu gibi, devletlerin de tarihi olan kuruluş öyküleri var.
Osmanlı’nın küllerinden, Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin de; Kurtuluş ve Kuruluşunu anlatan NUTUK(Söylev) hem belgesel hem de destansı olan ulusal öykümüzdür.
Atatürk, Söylevi 15-20 Ekim 1927 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkasının İkinci Büyük Kurultayında; (6 gün) 36 saat 31 dakikada okur.
**
“1919 Yılı Mayıs ayının 19.günü Samsun’a çıktım” sözleri ile söylevini okumaya başlayan Mustafa Kemal; giriş bölümünde; Osmanlı Devleti’nin çöküşe geçtiğini ; orduları dağıtılmış, silahları ellerinden alınmış, memleketin işgal altında olduğunu; sarayın; vatan ve millet ile ilgisini kestiğini; Anadolu da halk ise, kendi bölgelerini savunmak için milis güçler kurduğunu, Ege de Yörük efeler, Adana, Maraş, Antep ve Urfa’da düşmana karşı sivil savunmalar yapıldığını daha sonraları sivil milis güçlere, ordudan ayrılan subayların, milli ordu kuruluncaya kadar yönettiklerini okur.
Doğuda kurulan; şark vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Trakya’da kurulan Trakya Taş Eli Cemiyeti, İzmir ve yöresinde kurulan Reddi İlhak Cemiyeti, daha sonra Mustafa Kemal önderliğinde kurulan Kuva-yi Milliye Cemiyeti ve ordusunun atılan ilk adımlarıdır.
**
Anadolu’daki hareketi gören İngiliz İstihbaratı da; İstanbul’da İngiliz Muhipler Cemiyetini kurar. Cemiyetin kurucuları Padişah Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı Ali Kemal, Said Molladır. O, adı Beykoz Paşabahçe’de cam fabrikasının önündeki caddeye ismi verilen Said Molla, Anadolu işgaldeyken İngiliz ajanıdır. Mustafa Kemal’in vatan haini olduğunu Yeni İstanbul gazetesinde yayınlayan haindir. İngiliz Muhipler Cemiyetinin kurucularından Ali Kemal’in torunu da şu an İngiltere Başbakanı Boris Johnson’dur.
Alın size bu devleti kimlerin yönettiğini gösteren kişilerin öz geçmişleri. Ben Boris Jonson’un Türkiye için pozitif bir mesajını duymadım, okumadım.
**
Bu coğrafya da; Antik çağ medeniyetlerinin dışında; batı uygar toplumlarını bile şaşırtan; bitmiş, tükenmiş, yorulmuş, genç nüfus kalmamış, sıfır sanayi ve üretim, eğitim %5’in altında, kaderci, padişahın kulu ve kölesi, hele kadınların adının bile geçmediği Osmanlı enkazını on beş yıl gibi kısa bir zamanda; Anadolu’yu batı uygar toplumları ile yan yana, kadın haklarında batıyı bile geçen, sanatta, bilimde, çağdaş modern yaşamda ülkesine nefes aldıran bir lider daha gelmedi. Kimsenin ayağına gitmedi. Kralları, şahları, hanları ayağına getirdi. Mustafa Kemal yüzyılın değil, gelmiş geçmiş, hatta geleceğin lideriyken, kendi ülkesinde hala anlaşılmış değil.
Bu yazımda; önemli bir anıyı sizlerle paylaşacağım.
**
Bir kaptanın seyir defterinden…
Yıl 1971, Fırat adlı gemiyle Amerika’nın Philadelphia limanına on ton tütün götürmüştük. Şehri dolaşmış gemiye dönüyorduk. Yanımıza bir araba yaklaştı ve nereye gittiğimizi sordu. Limana dediğimizde bizi götürebileceğini söyledi. 3 arkadaş bindik ve bizi geminin bordasına kadar getirdi. Bu kibar Amerikalıyı “Türk kahvesi” ikram etmek için gemiye davet ettim. Zabitan salonuna geçtik. Kaptanımızda oradaydı. Misafirimiz salonu inceledikten sonra; “Bu geminin Türk gemisi olduğunu söylediniz. Ancak salonda Atatürk resmi yok” dedi ve hemen ilave etti. “Önce Atatürk resmini koymalıydınız” deyip kahvesini içmeden gemiden ayrıldı. Hepimiz şaşırıp kalmıştık. Karşılaştığımız olaya bir anlam veremiyorduk. Bu olayı çok düşündüm. Sanırım bu kibar Amerikalı, varlık nedenimiz olan Atatürk’e kayıtsız kaldığımızı düşünmüş ve tavrımızı vefasızlık olarak değerlendirerek bizi protesto etmişti. Karşılaştığımız bu sıra dışı olaya başka açıklama bulamamıştım.
Bizimkiler hala çözememişler ki “çok düşündüm” diyorlar. Gemide kaptan olmak, büyük İş adamı olmak değil önemli olan. Padişahın kulu iken oralara nasıl geldiğini unutmamak Nobel Kimya ödülünü alan Aziz Sancar gibi vefalı ve kıymet bilen olmak.
**
Atatürk’e ait dünyada ve Türkiye’de binlerce kitaplar yazıldı. Nice ülkeler okullarında Atatürk’ün fikir ve düşüncelerini ders olarak işliyorlar, paralarında, posta pullarında taçlandırırken, kendi ülkesinde devrimleri yok ediliyor. Siyaset adına statlardan, havaalanlarından ismi siliniyor, yıkılıyor.
**
Adı ne kadar silinmeye çalışılsa, daha da özlenen lider oldu Atatürk!
Her 19 Mayıs’ta Büyük ozan Mahsuni Şerif’in; bir şeylerin yok edildiğini gördüğü,
“Sarı saçlım, mavi gözlüm” sözleri; sizlere bir 19 Mayıs Gençlik Bayramı hediyesidir.
BEN HİÇBİR ZAMAN KARAMSAR OLMADIM.
ÇÜNKÜ BU TOPRAKLARDAN BİR ATATÜRK GEÇTİ! …
19 Mayıs, kulluktan ulus oluşa geçişin miladıdır. Hepimize kutlu olsun…
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi