HER AYRILIK BİR VEDA MIDIR?
21 Mart
Aşka sevgiye inancınız kalmamıştır… İnandıklarınızda kötü bir sıva gibi dökülüp kalmıştır kurmak istediğiniz sırça sarayınızda…
Sürekli savaş hali de yormuştur sizi… Bırakırsınız dümeni, ne olanlar, ne olacaklar umurunuzda olur…
“Aynam” iyi misin? Der birisi… “Hayatın tuzaklarından biri mi, yoksa kendi kendime mi konuşmaya başladım” diye düşünürsünüz bir an…
(Hani konuşmuyor da değilsinizdir… Kaç “BEN” vardır içinizde siz bile şaşırırsınız…)
Kendine kızan, acıyan, öfke duyan sonra birden merhamet eden…
En çok sevdiğiniz kelimedir…
MERHAMET
Onun içinde Gustav Klimt’in “Öpücük” adlı eseri bambaşka şeyler ifade eder…
Gözlerini kapatınca kalbe yönelirmiş insan…
Resimde;
Sarıp sarmalanmış kadın, elini adamın boynuna dolamış
“buradasın” der gibi ve
Adamın eli kadının yanağında… Dudaktan şehvetli bir öpücükle değil, yanaktan sevgi dolu bir öpücükle…
İki iken bir olmuşlar adeta… Mutluluk kelebeği uçuşmamış ama yorganları çiçek tarlası adeta…
“Mutluluğun resmini çizebilir misin? Demiş Nazım Hikmet…
Gökyüzünü ayın aydınlattığı bir gecede sarmaş dolaş olan kadının ve adamın resmini çizerim…
Neden o resim?
Orada ki resimde şefkat, sevgi, aşk var…
Belki de kendisini kendinden başka hiç saran olmamış!
Gecenin ayazında üşür gibi yalnızlığı ile çok sarmaş dolaş olup üstünü örten olmayınca öğrenmiş hayatla baş etmeyi…
“Uyuyan insanın üstü örtülmeli” diye sitemini anlamayan insanlara hep kızmış içten içe…
“Uyuyan insan savunmasızdır… Bir örtü İle koru beni” deme cesaretini gösteremediği için belki…
Şimdi durmuş biri “Aynam İyi misin?” diye aklıyla dalga mı geçiyor…
Gözleriniz kapalı tanımaya çalışıyorsunuz o ise yüzme bilmediği bir okyanusta kendini bırakmış size…
Bazen korku, cesaret ve belirsizlik arasında gidip gelirken…
“Yanarım” diye elinizi arada çekiyorsunuz… Denemeler yapıyorsunuz “ne zaman gidecek” diye…
O ise bir bebeğin ana rahminde ki güvenli alanda sanki…
“Koşarak eve gidiyorum seni görmek için” diyor…
“Ben seninle yaşamıyorum ki” diyorsunuz…
“Sen öyle sanıyorsun” diyor… Okuduğum şiir dizelerinde, dinlediğim müziğin her namesinde gülüşünle karşımdasın,
İşe gidiyorum çocukların gözlerinde seni görüyorum, sigaraya uzanıyorum dudağının kızgın kıvrımı aklıma geliyor bırakıyorum,
Taze fasulye yediğimde, her su içtiğimde (suyun önemini anlatmıştın bana uzun uzun) her nefes alıp verdiğimde ve seni tanıdığıma şükrettiğimde…
“Sen hala kendini yok mu sanıyorsun hayatımda” diyor…
“Gecenin karanlığına alışkınım…
Gündüzün karanlığı daha korkutucu… Gece kendileri olma cesaretini gösteren insanlar gündüzleri maskelerle dolaşıyor adeta….
Asıl yüzlerini tanıyamıyorum “Sende belki ……. belki.”
Diyecek oluyorum…
“Aynam görüntü dediğin şey senin yansımandır” diyor…
Bazen pusulanır, kirlenir ama onu güzelleştirecek insan yine kişinin kendisidir…
Kalp;
O küçücük organ saat gibi…
Hayatla ölüm arasında ki o sırat çizgisi…
Sevginin sembolü aşkın tanımı ve bir an ki suskunluk çizgisi… Ve o çalan telefon…
Hayyam’ın dediği gibi;
Nedir; dedim bu yaşamak? Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Sen gerçekten var mıydın ben rüya mı gördüm…
Kısa ama iz bırakan bir rüya…
Gittin…
Geldiğin gibi aniden, haber vermeden…
“Hoşça kal” aynam demeden…
“Aşk iki kişilik” demiş şair…
Martıları,
Balıkçıları bizi yazacaktık… Ve sevgili sen yoksun. Gözlerinde ki maviliği, “denize”
“aşkı” bir suçlu gibi taşıyacağım yaralı bu kalple bana bıraktın!
Arada bir kuşlar geliyor uyandırmaya…
Bazen bir kahveyi birlikte yudumluyoruz… Bir yazı İle kendini hatırlatıyorsun…
“Hatırlatmak mı? Dedim unutmuyorum ki hatırlayayım laf işte benim ki…
Kaldık mı kuru teselliye… Uykuyu hala çok seviyorum biliyor musun?
Olur ya belki orada buluşuruz diye…
Ölüler uyumaz ki!
Doğru ya sen uyananlardansın ben ise hala uykuda…
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi