Yeni adresimiz
Ana Sayfa Yazarlar 25.01.2022 1575 Görüntüleme

O Benim Ustamdı TUNCER CÜCENOĞLU

reklam

Bazen alışması zordur sevdiğin birinin yokluğuna. Tam alıştım sanırsın, derin bir boşluk yaratan anılar, durur karşında. Ağırlığınca susarsın, sanki zamanda asılı kalırsın; boğazın düğümlenir yutkunursun, canın yana yana. Gözünden akıverir umarsızca bir damla.

Özledim seni be usta!

Yıllar önce yazdığım bir hikâye düşmüştü aklıma geçenlerde. Saklamıştım notlarımı özenle. Konservatuvardayken çok sevdiğim bir arkadaşımla küsmüştük. Hani çocukça sebepler vardır ya, öyle bir küslük! O kadar üzgündüm ki kimseye söyleyememiştim derdimi. Sevdiğim birinin arkasından konuşmayı sevmem ben.  Aslında sevmediğim birinin de arkasından konuşmak yerine, yüzüne söylemeyi tercih ederim ya da konuşsam da gördüğümde mutlaka yüzüne karşı da söylerim söyleyeceğimi. Lakin bu küslük epey afallatmıştı beni. Umudumu kaybetmiştim. Üzüntümü içime atmamın çaresizliğiyle, o umudu aramaya çıkmıştım satırlarda.

“Umut! Umut!

Umudu unut!

Ne umut var dünyada

Ne de neşe!

Her şey anlamsız, karanlık

Bir şeylerin arkasına saklı

Tek gerçek var

Ben ve yalnızlık”

Yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum şu sıra. İşte, o arayışımı hatırladım; bana ilham olacağı hissiyle eski okul defterlerimi kurcaladım. Çünkü sadece yukarıdaki satırlar kalmıştı aklımda, oysa bir masaldı yazdığım ve böylesi bir umutsuzluktan daha fazlasıydı. “Umudun adı Umut’tu” yine; uçan genç bir tayla düşmüştüm peşine.

Kutulara koyup gözüm gibi sakladığım defterlerimi odamın ortasına yaydım; bağdaş kurup oturdum. 4 yıllık okul hayatım, onlarca deftere sığdı mı bilmiyorum. Merakla sayfalarını tek tek çevirdim. Her bir sayfada binlerce anı saklı… Kimi yıllanmış bir şaraptan daha tatlı, kimi notlar var ki acı üstüne acı; beni şimdiki aklımla gülümsetti hatta bazıları…

İlk yıldaki ilk defterim geçti elime. Kocaman bir ateş düşüverdi gönlüme. Hocaların adlarını ve girecekleri dersin adlarını yazmışım:

Ders: Tiyatro Yazarlığı

Hoca: Tuncer Cücenoğlu

Umudu ararken satırlarda, umut edemezdim ölüm karşısında.

Tuncer hocamı elim bir hastalıktan ötürü uğurlamıştık öte dünyaya…

Zaman nasıl da geçiyor?

Yüreğim sıkıştı. Gözlerim yaşardı. Yine de gülümsedim. Sanki o an küçük dersliğimizdeydim ve usta girdi sınıfa…

Ömrümde bu kadar kibar birine rastlamadım. O sevimli yüzü, sevecen bakan gözleri, bilgelik akan sözleri ve naifliği beni öyle etkilemişti ki… İlk günden sevmiştim kendilerini. Söylediği her şeyi can kulağıyla dinlerdim. Önceden de yazardım bir şeyler ama yazmayı asıl ondan öğrendim. Bir tiyatro metninin nasıl yazılacağını, karakter kişilerinin nasıl şekillendirilip insani bir ruha büründürüleceğini, dramatik olay örgüsünü oluşturmayı, karakterler arasındaki çatışmanın önemini, cümle yapısının konuşur gibi akışkanlığını sağlarken, metnin öz ve yan temalarının nasıl altının çizileceğini, her bir karakter kişisinin kendine has konuşma yapısını oluştururken, karakterin fiziki, psikolojik, ekonomik, sosyolojik vb. özelliklerine uygunluğunun önemini, tiyatronun sınırlı imkânları dâhilinde mekânları hayal edebilmenin, sahne tasarımına etkisini, kendi uslubunu geliştirebilmek için sadece yazmanın değil, okumanın da değerini ve daha pek çok şeyi…

 İlk kez bir oyun metni yazdığımda Tuncer Hocamı aradım; hatır muhabbetinden sonra “Hocam ben bir oyun yazdım, okur musunuz, fikrinizi almak isterim” dedim. Her zamanki nezaketiyle karşıladı beni: “Elbette, Sevtap’çığım okurum; sen bana metnini gönder lütfen!”

Bir süre sonra oyun metnimi okumuş ve dönüş yapmıştı. Çok beğenmişti, bazı cümleleri kısa tutmam konusunda bir tavsiyede bulunmuştu sadece… Ben de tavsiyesine uyup yeniden cümlelerimi düzenledim. O metin, ilk oyunum olan “Peri Kız Müzikali” idi. Müzikal, Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi. Kısa bir süre öncesinde kaybetmiştik kendini, sevgili eşi Aygül Cücenoğlu, davetimi kabul ederek dünya prömiyerimize kızıyla katılıp beni onurlandırdı. Ona sarıldığımda sanki Tuncer Hocama sarılmış gibi hissettim. Aygül Hanım yüreğindeki tüm acısı ve tüm umuduyla bana dedi ki: “Tuncer seni çok severdi. Bu başarını eminim bir yerlerden görüyordur ve çok mutludur.”

Evet, bu söze ikimiz de öyle inanmıştık ki; ölüm bile bizim umudumuzu elimizden alamamıştı ‘umudun adı yine Umut’tu’

Aynı oyunla Yılın Yazar Ödülü’ne layık görüldüm. Tiyatro Gazetesi’nin düzenlediği Uluslararası 7. Anadolu Tiyatro Ödülleri kapsamında ‘OYÇED – Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği’ tarafından aldığım bu ödülle ruhunu şad ettim usta!

Sözüm olsun; daima izinden gideceğimin andı.

O benim ustamdı Tuncer Cücenoğlu

 

Minnet, vefa, hasret, sevgi, saygıyla ve duayla şad ola ruhu!

 

 

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

ÖLMEDEN ÖNCE

ÖLMEDEN ÖNCE

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb