Sevgili Demet Erel’in kaleminden, Haluk Ergen’in “Kanlıca Kalemimin Ucunda” kitabı…
Gazetemizin değerli köşe yazarlarından Demet Erel’in kaleminden, Haluk Ergen’in “Kanlıca Kalemimin Ucunda” isimli çıkan kitabı üzerine gerçekleştirmiş olduğu muhteşem söyleşiyi siz değerli okuyucularımıza aktarıyoruz.
Halil Soyuer yazdığı Sanat Güneşimiz Zeki Müren’in seslendirdiği
Bir geceye bin ömür verilir Kanlıca’ da
İstanbul’un sırrına erilir Kanlıca’ da
Mehtap oynar su ile
Işıklar gelir dile
Geçmiş sevdalar bile
Dirilir Kanlıca’ da
İstanbul’un sırrına erilir Kanlıca’ da
Evet, İstanbul’un sırrına eririz Kanlıca’da; yeşiliyle mavisiyle, eski cumbalı evleri köşkleriyle, yokuşlarıyla hala yürüdüğünüz küçük parke döşenmiş caddeleriyle, her önünden geçişinizde sizleri daha da eskiye götüren çeşmeleriyle, Mimar Sinan’ın yaptığı küçük ama çok güzel olan Gazi İskender Paşa camisiyle, Hıdiv Kasrı ve Mihrabat Korusuyla, Yahya Kemal’in “Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul” dizelerinin döküldüğü yerdir Kanlıca.
Gene Yahya Kemal yazmış;
Günler kısaldı… Kanlıca’nın ihtiyarları;
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa,
Kanlıca’ da yaşamak, Kanlıca’ yı sevmek tarifi mümkün müdür bilmiyorum ama Abdürrahim Cabir Vada “Boğaziçi Konuşuyor ve Kanlıca Tarihçesi” kitabıyla ilk ele alanlardan, tabi ki Fuat Selim Ramazanoğlu’nun yıllarca büyük emek verip inanılmaz arşivlerden yararlanarak çıkardığı” Kanlıca, Boğaziçi’nde Bir Köy” kitabının ardından şimdi de Kırklareli Vize’den önce Ortaköy sonra da Kanlıca’ ya uzanan bir ailenin oğlu olan Haluk Ergen tarafından tamamen amatörce yazılmaya başlayan, kendi anılarını kâğıtlarda kalmasın yazı silinmez ama kâğıtların eskime ihtimaline karşın en azından digital ortamda saklama düşüncesiyle doğmuş fakat Fuat Selim Ramazanoğlu’nun bu anıları kitaba dönüştürelim fikriyle basıma giren “Kanlıca Kalemimin Ucunda” kitabı. Beykoz’un Onçeşmeler’ inden, Paşabahçe’den, Çubuklu’ dan Anadoluhisarı’ndan bizleri geçmişe götüren bir eser. Her ne kadar kitabın ismi Kanlıca’ da olsa.
Bende bu eseri sizlere tanıtmak üzere Haluk Ergen ile kısa bir söyleşi yaptım, yaparken rahmetli babamın anlattıklarıyla hala annemden dinlediğim o eski Kanlıca ve o eski güzel İstanbul’a o anılara gittim. Eski zamanların vapur hatıralarına, bu sabah bende 07.55 motorunda kitabı okurken gitmiş oldum. Umarım kitabı aldığınızda sizlerde bizim gibi o yıllara dönersiniz. Şimdi ben aradan çekilip sözü Haluk Ergen’e bırakmak istiyorum. Kitabını ondan dinlemek için.
Demet Erel: “Haluk Ergen Kimdir?”
Haluk Ergen: 1962 yılında Ortaköy’de doğdum. 6 yaşından sonra Kanlıca’ ya geldim. İlkokulu Sedat Simavi okulunda, ortaokulu Anadoluhisarı Ortaokulunda ve liseyi Ferit İnal Lisesi ve İTÜ Makine Fakültesini ve gene yüksek lisansımı gene İTÜ de yaptıktan sonra bir müddet üniversitede asistanlık yaptıktan sonra 1992 yılından beri kendi mesleğimi kendi ofisimde ısıtma soğutma sistemleri üzerine yürütüyorum. 2 çocuk babasıyım. Evlilik olunca Kanlıca’dan uzaklaşsam da hafta sonları anne ziyareti yapınca aslında hiç kopmadığımı baba evinin sıcaklığını hep yaşadım.
Demet Erel: “Kanlıca’dan kopamadığınız ortada. Peki, Kanlıca size ne ifade ediyor?”
Haluk Ergen: Kanlıca bizim hayatımızın en önemli parçası. Çocukluğumuzun, gençliğimizin bir parçası. Hatta ilk 30 yaşına ömrümüzün yarısı olacak şekilde ayrılmadan burada yaşadım. Tüm arkadaşlarımız, çevremiz burası, komşularımız akrabalarımız gibi olmuş. Tabi çocukluk anıları farklı oluyor, insana unutamayacağı anılar olduğu için, iş hayatı da sıkıcı olduğu için nihayetinde en güzel anılarımız burada olduğu için Kanlıca’dan kopma şansımız yok ölene kadar biz buralarda gezeceğiz gibi gözüküyor.
Demet Erel: “Biz sizin sosyal medyadan yazılarınızı hep okuyoruz ve biz çok eskilere gidiyoruz. Şimdi Haluk Ergen bunları nasıl yazıyor, neler düşünüyor, neler hissediyor?”
Haluk Ergen: Şimdi bu kitap da hayal ürünü hiçbir şey yok. Hepsi benim yaşadıklarım, hepsi benim anılarım. Burada yaşadığım anıların dışında arkadaşlarımın da anıları burada, esnafımızın anıları burada, çevre olarak bir bütün olarak yaşadığımız için o zamanlar nüfus yoğunluğu da az olduğu için her yapılan görülüyordu her olaydan herkesin haberi oluyordu. Öyle bir ortamda yaşadığımız için bu anılar hakikaten başkalarına da hitap etmeye başladı. Öncelikle hobi olarak başladım bu yazıları yazmaya. Özellikle çocukluk anıları daha ağır bastı ilk önce, insan yaş aldıkça en eskilere en gerilere gidiyor ya da bana öyle oluyor, Selim’le de konuşurken öyle konuşmuştuk bana da öyle oluyor diyor. Hakikaten öyle oluyor.
Demet Erel: “Okurken hepimizi eskilere götürüyor ama yazılar.”
Haluk Ergen: Evet, eskiler yani şuradan 10 sene öncesini yazarsanız anı olmaz. Ben şimdi 60 yaşına giriyorum hemen hemen. 50 sene öncesini anlattığınız zaman ilgi uyandırıyor. Bir çok insan o yılları görmedi yani acaba ne oldu ne yaşandı bizim yani ben ilk anlattığım birçok yazıda anlattığım yıllar 70-80 seneleri yani bizim dahil çocukluğumuz o zamanlar da yaşamamış birçok insan okuyan insan belki de 90 doğumlu 2000 doğumlu onun için ilgi çekiyor tabi ki bizim yaş grubumuz ve bizden yaşça büyük olanlarında anılarını tazeliyor. O açıdan güzel bir çalışma olduğunu ve kalplere dokunan hitap eden bir kitap olduğunu düşünüyorum. İlgi çekti sonra bunları yazınca bir paylaşma ihtiyacı çıktı ortaya dedim ne yapayım facebook da paylaşayım Kanlıca Cemiyet sayfasında ve kendi sitemde yazmaya başladım. Geri dönüşler oldu. Bu dönüşler beni kamçılayınca haftada bir yazmaya başladım. Her ne kadar aynı hızla olmasa da işlerim sebebiyle gene de yazmaya devam ediyorum. Epey bir yazı çıktı birikti yazılar, karma karışık kağıtlarda karalamalarda kaldı bunlar kaybolmasın derleyeyim toplayayım diye uğraşı verdim. Deftere mi geçeyim bilgisayara mı yükleyeyim ne yapayım diye düşünürken ondan sonra da kitap fikri oluştu. Tabi ki kardeşim Fuat Selim Ramazanoğlu’nun büyük baskılarıyla demeliyim, çünkü o beni devamlı kamçıladı ille de yapacağız ille de yapacağız ben zaman bulamıyorum derlemeye zaman bulamıyorum diye, nihayetinde yapsak en azından bilgisayara dök ondan sonrasını bana bırak dedi. Öyle deyince ben biraz hızlandım bilgisayara döktük, Selim Ramazanoğlu’na teslim ettim. Sonra da ortaya çıkan bu. Tabi bu yazılar benim 3 4 senemi aldı.
Demet Erel: “Yani bu kitap yaklaşık 5 yıllık bir emeğin karşılığı mı?”
Haluk Ergen: Hemen hemen.
Demet Erel: “Ama anılar çok daha eskiye dayanıyor.”
Haluk Ergen: Anılar 1960’lardan başlıyor. Yani yaşımızla beraber başlıyor.
Demet Erel: “Beykoz’lu bir kişi bu kitabı eline aldığında o yıllara gidip o yılların güzelliklerini mi okuyacak o yılların güzelliklerini mi görecek?”
Haluk Ergen: Yani benim yaşadığım anıların içerisinde çevreyi görecek.
Demet Erel: “Kendilerinden bir parçada bulabilecekler gibi hissediyorum doğru mu?”
Haluk Ergen: Evet. Kendilerini o yıllara geri götürecekler.
Demet Erel: “Peki neden “ KANLICA KALEMİMİN UCUNDA” Onun bir özelliği var mı? Bir anlamı var mı?”
Haluk Ergen: Şimdi biz kitaba bir başlık düşünüyorduk. Selim Bey’in ofisindeydik. Ne olsun Kanlıca olsun mu olmasın mı? Bu kitabın içinde benim birazda kişisel anılarımda var. Yani Kanlıca’yla ilgisi olmayan. Benim bir tarafım Kırklareli Vize olunca oradan birkaç anı var, Ortaköy’de doğdum oradan birkaç anım var. Acaba Kanlıca olsun mu olmasın mı dedim. Anıların çoğu Kanlıca olunca ismi özellikle geçsin kitabın başında fikri oluştu. Selim Bey’in sekreteri var Duygu Hanım onun çok emeği var bu kitap da. Yani bütün düzenleme, derleme, sayfa yapısının düzenlenmesinde ayrıca ona çok teşekkür ediyorum. Beyin fırtınası yapalım kitabın ismi üzerinde derken hatta bir hafta boyunca yazalım herkes fikrini söylesin isim çalışması yapalım bir araya getirelim hep beraber bakalım o arada Duygu Hanım “Kanlıca Kalemimim Ucunda” olsun mu dedi? Olabilir falan dedim. 1 hafta sonra Selim Bey aradı kitabın ismi ne olsun karar verdin mi diye sordu? Ben daha iyisini bulamadım bilmiyorum siz ne istiyorsunuz diye sordum öyle fikir oluştu.
Demet Erel: “Yani gene bir kadın eli değdi diyeceğiz.”
Haluk Ergen: Kadının eli; 1. Sayfadan son sayfasına kadar kadın elinden yani Duygu Hanımın elinden çıktı.
Demet Erel: “Bir kitap için en önemli etken insanların etkisini çekmesi için başlık ve kitap resmi. Neden siyah- beyaz kitap kapağı?”
Haluk Ergen: Anılar olduğu için biraz eski hikayeler olduğu için siyah beyaz olsun diye düşünüldü. Eski İstanbul’u anımsatıyor. Araya en azından arada bir renk resimler çıksın sürpriz olsun dediler aralara renkli resimler konuldu. Anı kitabı olduğu için fazla renkli olmasın diye düşünüldü.
Demet Erel: “Ne varsa eskilerde eski renklerde.”
Haluk Ergen: Eski renkler, yani siyah beyaz güzellikler.
Demet Erel: “Peki neler hissettiniz yazarken, kitabın ilk basımı ilk çıktığında sanırım doğum gününüzmüş, sürprizi aldığınızda.”
Haluk Ergen: Sürpriz kitabın baskısının bittiği haberini aldım. Doğum günümde Selim Bey aradı. Kitap basıldı bitti geliyor dediğinde o çok hoşuma gitti. Çok güzel bir hediye oldu benim için. Yazımı konusunda ne hissetin derseniz, yani bunların yarısını yazarken ağlamışımdır.
Demet Erel: “İnsanlar okurken ağlayacaklar mı? Ağlatmayı mı amaçlıyorsunuz, eğlendirmeyi mi?”
Haluk Ergen: Anılarla ilgi bir kitap yazıyorsanız gözyaşı olmadan olmaz. Yani tabi ki eğleneceğiz arada çok güzel espriler var. Tebessümde oluşuyor ama hüzünde olacak.
Demet Erel: “O zaman okuyuculara şunu diyebilir miyiz? Hem gülüp hem ağlayabileceğimiz, kendinizden birer parça bir şeyler bulabileceğiniz bir kitap. “
Haluk Ergen: Evet.
Demet Erel: “O zaman eski İstanbul, eski anılar Kanlıca’nın güzellikleri, Haluk Ergen’in tüm duygusallığıyla ifade ettiği kelimeler, size hem neşelendirecek hem ağlatacak diyebilirim.”
Haluk Ergen: Tabi bu ağlama hüznün ağlatması yani acı çekilerek yapılan bir ağlama değil de eskileri düşünce insan hüzünlenir iyi şeylerde insanı hüzünlendirir gözyaşı döktürür bu tabi ki eskileri anıları tazelemek biraz gözyaşı olacak.
Demet Erel: “Günümüz Türkiye’sinde sanata-kültüre bakış açısı çok değişti. Bu kitabı çıkartmayı düşünürken ya da Selim Bey’in fikriyle bir kitaplaştırma yapalım derken hiç korktunuz mu? Satış olur mu, kitap nasıl etki eder, insanlarda okuma oranı çok azaldı, bunlar size düşündürücü geldi mi?”
Haluk Ergen: Şimdi bu bir anı kitabı çok büyük maliyeti olan kitap değil. Benim büyük bir beklentim yok. Harcadığımız parayı çıkartalım çok satalım diye bir şeyde düşünmedim. Benim bunda ki tek amacım anıların kaybolmaması bir yerde, bir kitabın içinde dursun birkaç kişi okursa dost, akraba komşumuz Kanlıca’lı ya da Beykozlular okusun elden ele dolaşsın istedim. Satılmasını çok isterim ama maddi değil manevi boyutunu yakalamak ulaşmak tek isteğim. Kitap önümüzde oturuyoruz 3-4 arkadaş içlerinden biri okul arkadaşım. Kitaba şöyle bir baktı dedi hayırlı olsun kitap basmışın evet dedim ya dedi al bir tane sigara parasına dedim yok dedi benim kitapla aram yok. Aydın insan görünümlü konuşsan dünyayı kurtarır ama şaşırdım kaldım bu kitap bir sigara parası fiyatına 20 TL. İlk etap da 1000 tane bastık. Yayınevlerine gitmeye başladığında göreceğiz.
Demet Erel: “Kitabı nerelerden satın alabileceğiz?”
Haluk Ergen: Selim Bey ilgileniyor kitap evlerinden ve internet üzerinden satışa çıkacak.
Demet Erel: “Kitap ve gazete dediğimizde onun kokusunu sayfalarını çevirmesini hani ben öyle çok seviyorum. Sosyal medyadan ya da PDF olarak kitap okumak zevk vermiyor. Kitabı elime aldığımda yapraklarını çevirdiğimde farklı bir his uyandırıyor. Siz bunu nasıl görüyorsunuz?”
Haluk Ergen: Kitap sevgisi şimdi doğru düzgün kalmadı. E kitap vs. üzerinden bir tane 2 tane okudum dediğiniz gibi bu kitap çevirme başka bir şey arasına bir ayraç koyuyorsunuz falan, onun özellikle eski kitap karıştırmayı çok seviyorum.
Demet Erel: “Siz Kanlıca’da yetişen yeni nesile önerileriniz neler olur? Beykoz halkına Kanlıca ile ilgili neler söylemek istersiniz?”
Haluk Ergen: Yeni nesil bir şey söyleyemiyoruz öyle bir duruma geldik. Çocukları bilgisayarın ekranın başından kaldıramıyoruz arkadaşlıklar sanal benimde çocuğumda dahil olmak üzere arkadaşlık kuramıyorlar diyalog eksiklikleri var. Bizim zamanımız çok farklı şimdi ki zaman farklı. Ortam belki güvenilir değil sokağa salamıyoruz ama büyükler olarak çocukları sosyal hale getirmek lazım.
Demet Erel: “Kitabın devamı gelecek mi? Ya da ikinci kitabın konusu nasıl olur?”
Haluk Ergen: Şimdi ben tabi kalem elimde bir şeyler yazıyorum bu anıların hepsi bu kitaba girmedi daha anılar var. Biraz daha uzun soluklu anılar yazmak istiyorum. Şiirlerim var. Bu kitap bir dağılsın da sonrasına bakacağım. Bir kitaplık şiirim var. Belki bundan sonra şiir kitabı olabilir.
Demet Erel: “Kendinizi yazar olarak tanımlar mısınız?”
Haluk Ergen: Hayır, asla ben amatörüm. Amatörce uğraşı üzerine yazıların kitaba dönüşmüş hali.
Demet Erel: “Yeni moda herkes eline kalem aldı mı yazarım diye çıkıyor da.”
Haluk Ergen: Amatör zevkle yaptığım tamamen hobi. Gözümde canlanan anıların kaleme dökülmüş hali. Gençken şiir denemeleri yapardım hepsi o. Yazarlık öyle 1-2 5 senede olacak şey değil zaten. Bu işe ömürlerini vermiş insanlara saygısızlık yapamam ben yazarım diyerek. Yazabilirsem kendim beğenirsem deam ederim.
Demet Erel: “İmza günü düşünüyor musunuz? Beykoz halkına tarih verebilir miyiz?”
Haluk Ergen: İlk önce Kanlıca da düşünüyoruz. 15 Ağustos 2021 günü olarak tarihini belirledik. Sonrası için kitap dağıtımı İON Mimarlık da olduğu için kararlaştırılırsa tabi ki Beykoz’un değişik yerlerinde de yaparız.
Demet Erel: “Size çok teşekkür ederim. Kitapla beraber Kanlıca’nın geçmişine döneceğimiz için, bu keyifli söyleşi için.”
Haber ve Fotoğraf: Demet Erel