BEN HİÇ GÜLMEKTEN ÖLEN GÖRMEDİM!
Niye herkes bu kadar ciddi?
Okunmamış kitaplar ama ciltli
Asık asık yüzlü insanlar
Ta yüreğine kadar kilitli
Ne gülümseme ne günaydın, yok
E tabi üçüncü sayfada olay çok
Haberler hep son dakika şok şok
Yaşamak inadına hemen şimdi
Sezen Aksu’nun seslendirdiği bu şarkıyı Antalya’dan Ankara’ya gelirken ilk defa bu kadar dikkatli dinlediğimi fark ettim ve bu şarkı üstelik yenide değil…
Şarkı eski ama yaşananlar hep aynı… Her cümlesi ayrı bir hayat ayrı bir hikâye…
“Niye herkes bu kadar ciddi” diyeceğim beni aforoz edeceksiniz…
“Yaşadığımız bu dönemde gülelim mi” deyip binlerce olumsuzluğu bana anlatmaya çalışacak belki beni Pollyanna ilan edeceksiniz…
“Hayatı ciddiye almıyorum ”diye kızacaksınız…Oysa o kadar ciddiye alıyorum ki tam da bunun için ısrarım…
Yüreğimizin kilitleri pas tutmuş adeta… Açmak için bırakın anahtarı, çilingirle kırsak faydasız…
Kışları soğuk olan bedenlerimize, şimdi her daim soğuk olan yürekler eklendi…
Yaşam;
“Bir lokma bir hırka” misali…
Göz açıp, kapayıncaya kadar hızla geçen şu dünyada acılara tutunmak yerine gülmenin enerjisini hissetmek ve yaşamak gerekiyor…
Her gün nedenli, nedensiz… Bir fıkraya, bir şarkıya, merhaba dediğiniz bir insana, bir çocuğa en önemlisi kendi kendinize aynada… Zira ben GÜLMEKTEN ÖLEN HİÇ BİR İNSAN tanımadım…
Tam tersine olanı çok gördüm… Öfkelerinize bir bakın size iyi geliyor mu?
Kızgınlıklarınız neyi geri getirdi? Hatalarınızın telafisi var mı? Yoksa eğer neden hala geçmişte yaşama ısrarı…
Günlük hayatta “stres ”dediğimiz şey hastalıkların en büyük nedeni…
Ne yemek yiyeceğimden tutun, ne giyeceğim, ne diyeceğim, kim ne der? Her şeyi sorun haline getirip nasılda büyütüyoruz gözümüzde…
Üryan gelip üryan gittiğimiz yaşamda öyle telaşlıyız ki sanki sırtımıza yükleyip gideceğiz burada olan her şeyi…
Koşturup duruyoruz oraya buraya çiçek yerine egzoz dumanlarını içimize çekerek… Gökyüzünün maviliğini unuttuk başımız önde yürümekten…
O kadar çok boğuluyoruz ki olaylarda, insanlarda,
Niçinlerde, nedenlerde yaşamaya zamanımız kalmıyor…
Bazen bırakmak gerekiyor her şeyi kontrol edemediğimiz şu dünyada…
Olduğu kadar, olmadığı kader misali…
Ve sadeleşmek her anlamda….
Huzur ferahlıktır
Ne kadar az kıyafet
Az yemek
Kafanızda gereksiz az düşünce
Az öz insan
Yalnızlaşmak, izole olmak anlamında değil bu…
Tam tersine gereksiz tüm telaşlardan arınıp öze dönmek…
Sadelik hafiflemek demektir…
Çok şeye sahip olmak değil az şeye ihtiyaç duyarak yüklerden arınmak…
Yaşamak inadına…
Her güne yeniden uyanmak İçin ve yaşamak İçin çok nedenimiz var…
Ve
Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder. Aşağı çekersin omuzların titrer. Ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker, rahat bir uyku uyumayı başarır..!”
(Can Dündar)
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi