Yeni adresimiz
Ana Sayfa Güncel, Siyaset 10 Haziran 2021 963 Görüntüleme

DEVA Partisi Beykoz’da Doğu Karadenizliler ile buluştu

reklam

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, genel anlamda teşkilatlanma ve parti politikaları ile alakalı düşüncelerini paylaşıp sonrasında da Beykoz yerel basın mensuplarının ve de dernek üyelerinin sorularını yanıtladı.

Kavacık’ta bulunan Beykoz Doğu Karadenizliler Derneği’ne gerçekleşen ziyarette DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin’e, DEVA Partisi İlçe Başkanı Av. Hikmet Baki ve Deva Partisi’nin kurucular kurulu üyesi Bahar Ekşi eşlik ettiler. 

Doğu Karadenizliler Dernek Başkanı İsmet Konca’da DEVA Partisi heyetini dernek üyeleri ile ağırladığı programda toplantıyı da en iyi şekilde yönetti. 

Gerçekleşen toplantıda ilk olarak açılış konuşmasını Doğu Karadenizliler Dernek Başkanı İsmet Konca gerçekleştirdi. Başkan İsmet Konca Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin ve Deva Partisi Beykoz İlçe Başkanı Av. Hikmet Baki başta olmak üzere tüm katılımcılara “Hoş geldiniz” diyerek Deva Partisi Deva Partisinin derneklerine gerçekleştirmiş oldukları ziyaretten dolayı memnuniyetini dile getirdi. Başkanı İsmet Konca daha sonra sözü Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin’e bıraktı.

İdris Şahin (Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı)

“Deva Partisi lideri Sayın Ali Babacan’ın sizlere selamını getirdim.”

Kıymetli misafir arkadaşlar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle Deva Partisi lideri Sayın Ali Babacan’ın sizlere selamını getirdim. Yanımda Deva Partisi’nin kurucular kurulu üyesi olan Bir Doğu Karadenizli Bahar Ekşi Hanım da yanında. Saygıdeğer İsmet (Konca) başkanımıza,  İyi partimizin çok değerli İlçe Başkanı Akif Taşdemir Bey’e ve Deva Partisi çok kıymetli İlçe Başkanı değerli yol arkadaşımıza huzurlarınızda sizlerle bizi buluşturduğu için teşekkür ediyorum.  Bu platform son derece önemli bir platform çünkü Beykoz’da Doğu Karadenizli olmak,  Doğu Karadenizliler adı altında bir sivil toplum örgütünde sizlere hitabet etmenin ne kadar zor olduğunu bilinci içerisindeyim. Sivil toplum dendiğinde aktivitesi itibariyle, etkinliği itibariyle Doğu Karadenizlileri Türkiye’de çok ayrı bir yerinin olduğunu bilen bir kardeşinizim.

“Deva Partisi’nin kurucusu ve kurucuları arasında yer aldım.”

Uzunca yıllar siyasette farklı görevler ifa ettik ama 9 Mart 2020 tarihi itibariyle de Deva Partisi’nin kurucusu ve kurucuları arasında yer alan bir kardeşiniz olarak da bu partinin kuruluş dilekçesini verme bahtiyarlığını yaşıyorum. Deva partisi özellikle bir sonuç olarak da ortaya çıktığını ifade ediyoruz. Çünkü ülkemizde iktidarıyla, muhalefetiyle mevcut gidişattan memnun olmayan ve geleceğe dair somut adımlar atılması gerektiği, hukuk devleti ilkelerinin çiğnendiği, temel hak ve özgürlüklerin ortadan kalktığı ve insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturuyla siyasette yola çıkanların, Devleti yaşatmak için her türlü insan hakkını ihlal ettiği bir ortamın yaşandığı bir süreçte bu parti vücut buldu. Partimizin genel başkanı hepimizin yakinen tanıdığı, geçmiş dönem Türkiye’ye iktidarda çok önemli hizmetlerde bulunmuş, Ekonomi Bakanlığı ve Dışişleri bakanlığı yapmış ve Türkiye’nin ilk Avrupa Birliği Başmüzakereci sıfatını üzerinde taşıyan Sayın Ali Babacan.

“9 Mart 2020 tarihinde Deva Partisi’ni kurduk.”

İktidar Partisi’nin artık bu ülkeye verebileceği hiçbir şeyin kalmadığını tam manası ile idrak edip içinde de bu duyguları sonuna kadar yaşadığı ve artık hiç umudun kalmadığı bir dönemde bu partinin kurulmasına karar verdik. Başka bir çaremiz de kalmamıştı. Çünkü muhalefet partilerimizde mevcut iktidarın karşısında ülkedeki değişimi ve dönüşümü tam olarak sağlayamayacağına dair bir kanaatimiz oluşmuştu. Bu nedenle 9 Mart 2020 tarihinde 90 cesur yürekli arkadaşımızla birlikte bu partiyi kurduk. Şuan itibariyle geldiğimiz noktada 81 ilin tamamında teşkilatlanan, 973 Türkiye’de bulunan ilçenin 650’sinde teşkilatlarını kuran, 29 Aralık itibariyle de seçimlere katılabilme ehliyetini kazanan bir siyasi partiden bahsediyorum. Bugün Geldiğimiz noktada Türkiye’nin sorunları partinin kurulduğu dönemden daha ileri boyutlarda ağırlaştı. Bunu yaşayarak hissediyoruz. Çünkü mevcut iktidar ve ortakları, özellikle 2001’de ülkede var olan yolsuzluklar, yoksulluk ve yasaklarla mevcut iktidar ülkenin gündemini belirlemek üzere iktidara talip olmuş ve iktidar olmuştu.

 

“Türkiye’de siyasetin dilini, siyasetin üslubunu değiştirmeye aday kadrolarla milletimizin huzuruna çıkıyoruz.”

Bugün mevcut iktidarın ortağı MHP ile birlikte yolsuzluklarla, yasaklarla ve yoklukla anılır bir hale Türkiye’yi yeniden döndürdüler. Elbette ki Türkiye daha iyisini ve güzelini hak ediyor ve insanımız Avrupa Birliği süreci içerisinde atılmış olan demokratikleşme adımları ile Türkiye’de bir nefes almıştı. Bugün itibariyle temel hak ve özgürlükler konusunda, insan hakları konusunda kuvvetler ayrılığı konusunda, yargının bağımsızlığı konusunda kazanımlarımızı kaybetmiş olmanın maalesef ezikliğini ve bu süreçte ülkenin geldiği noktayı büyük kaygıyla seyreder hale geldik. Dolayısıyla Deva Partisi ve kadroları olarak şeffaflığı esas alan, temelde hukuk, adalet ve eşitlik ilkesini benimsemiş ve özümsemiş, Türkiye’de siyasetin dilini, siyasetin üslubunu değiştirmeye aday kadrolarla milletimizin huzuruna çıkıyoruz. Milletimizden de bu değişime ve değişik dönüşüme öncülük etmesini ve Deva kadrolarının da sürekli olarak milletimiz tarafından takip edilmesini özellikle istiyoruz.

“Esnafımızın sorunlarına ve dertlerine kulak veriyoruz.”

Sayın genel başkanımız Ali Babacan dün tarımda olası bir iktidar değişikliğinde Deva Partisi’nin 90 günde ve 360 günde neler yapabileceğini Adana’da Adanalı çiftçilerimizle açıkladılar ve bu programı deklare ettiler. Bugün ise Konya’da, Ereğli’de hububat ve tahıl ürünleri ile alakalı ve bu süreç içerisinde Konya çiftçisinin neler yapabileceği ve hububata, tahıla ilişkin önümüzdeki iktidar olduğumuz dönemde nasıl bir yol haritası belirleyeceğimizi bugün kamuoyu ile paylaşıyorlar. Biz de 4 Genel Başkan Yardımcısı, 24 tane Teşkilat kurduğumuz İstanbul’un ilçelerinde Pazartesiden bu yana çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Teşkilatlarımız da buluşuyoruz oradaki teşkilat mensuplarımızı dinliyoruz. Esnafımızı ziyaret ediyoruz, esnafımızın sorunlarına ve dertlerine kulak veriyoruz.

“Genel Başkanımızı 2 ay içerisinde bütün vatandaşlarımızla buluşturacağız.”

Hafta sonu itibariyle Genel Başkanımızla da paylaşmak suretiyle İstanbul’un geride kalan 15 ilçesinde de teşkilatlarımızı tamamlayarak İstanbul’da genel başkanımızı inşallah önümüzdeki 2 ay içerisinde bütün vatandaşlarımızla buluşturacağız. Bütün ilçelerimizi ziyaret edeceğiz bunların başında da tabii ki boğazın incisi Beykoz geliyor. Beykoz’da bugün muhteşem bir teşkilatlanma sürecini gerçekleştiren başkanımıza teşekkür ediyoruz. Bizi teşkilatımızda buluşturdu ve orada onların siyasetten beklentilerini, ülkeden beklentilerini ifade eden nitelikli bir grupla Deva Partisi’ni Beykoz’da temsil edeceğini görmüş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

“Bir değişim gerçekleşecek ise bu ülkede sandıkta gerçekleşecek.”

Deva Partisi olarak siyasette ötekileştiren bir dili, kutuplaştıran bir üslubu asla kabul etmiyoruz. 84 milyonun bir ve beraber olduğuna, kardeş olduğuna, 84 milyon vatan evladının 786 bin Kilometrekare Vatan toprağında iştirak halinde mülk sahibi olduğunu bilinci içerisindeyiz. Dolayısıyla farklılıklarımız bizim zenginliğimiz olarak kabul edeceğiz. Ve değişim ve dönüşümün de mutlak surette demokratik yollarla olması gerektiğinin altını kalın çizgilerle ifade ediyoruz. Eğer bir değişim gerçekleşecek ise bu ülkede sandıkta gerçekleşecek ve siyasilerin de siyaset yaparken bir yere talip olurken kendisini hukukla sınırlı olduğunu bilerek süreyle sınırlı olduğunu bilerek oturması gerektiğini ifade ediyoruz.

“Gücün kişiyi yoldan çıkarttığını Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle de gördük.”

Şu an itibarı ile ülkeyi yönetenlerin kendisini hukukla sınırlandırmadığını ve oturdukları koltuktan hiç kalkmayacak üzere oturduklarını ve demokratik bir şuur ve bilincin olmadığını ve mevcut anayasaya ve yasalara bağlı olarak da hareket etmediklerini, gücün kişiyi yozlaştırdığını bildiğimizi, mutlak gücün ise tamamen kişiyi yoldan çıkarttığını Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle de gördüğümüzü ifade etmek istiyoruz.

“Sistem değişikliğine yönelik olarak ilk seçimde gerçekleşeceğine inanıyoruz.”

Deva Partisi olarak önceliğimiz güçlü bir demokrasi inşa etmek, bunun yol ve yönteminin de geçmişteki arızalı yönlerini giderdikten sonra parlamenter sistem olduğuna inanıyoruz. Parlamenter sistem noktasında görüş beyan eden bütün siyasi partilerle ikili müzakere, görüşme ve diyalog içerisinde olacağımızı ve değişiminde güçlü bir demokrasi vurgusuyla sistem değişikliğine yönelik olarak ilk seçimde gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Beykozlu Doğu Karadenizliler Derneği başkanımız Sayın İsmet Konca’ya çok teşekkür ediyoruz, bize ev sahipliği yaptığı için. Huzurda bulunan siz değerli katılımcılara da şükranlarımı arz ediyorum. Sağ olun var olun.

Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin’in konuşmasının ardından Deva Partisi İlçe Başkanı Av. Hikmet Baki kısa bir konuşma gerçekleştirdi.

Av. Hikmet Baki (Deva Partisi Beykoz İlçe Başkanı)

AK Parti’nin, mevcut iktidarın geldiği durum ortada. Ülke genelinden bakıyoruz. Beykoz’a ilişkin olarak da bir şeyler söyleyebilirim. Adaletsizlikten, yolsuzluktan, yoksulluktan şikâyetçi olmayan var mı? Herkes şikâyetçi… Ama seçmen kendisine bir durak arıyor artık. Mevcut iktidarı bırakacak ama nereye gidecek, bunu düşünüyor benim kanaatim. Beykoz’ da biz ne yaparız? Çalışacağız, elimizden geleni yapacağız. Gece-gündüz çalışacağız. Deva Partisi’ni Beykoz’da bir marka haline getirmeye çalışacağız. Deva Partisi’nin bayrağını burada en yükseğe çıkarmaya çalışacağız. Ben kendime, teşkilatıma çok güveniyorum. Farklı bir teşkilat oluşturduğumuzu düşünüyorum. Bilgisiyle, birikimiyle başarılı olmuş hem kendi işinde başarılı olmuş, çevresinde saygı duyulan kişilikli insanlardan oluşan bir teşkilatımız var. İnşallah Beykoz için de, ülkemiz için hayırlısı olur.

Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin ve Deva Partisi Beykoz İlçe Başkanı Av. Hikmet Baki daha sonra basın ve dernek üyelerinin sorularını yanıtladılar.

Sedat Dalar (Özgün Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi)

“Tebrik ederim, kurucu ilçe başkanı Av. Hikmet Baki, gerçekten doğru bir isim, iyi bir başlangıç olmuş Beykoz’da. İsmet Konca Bey’i de tebrik ediyorum. Efsane Başkan, önceden de Doğu Karadenizliler Dernek Başkanlığı yaptılar ve dernek olarak güzel etkinliklerine de basın olarak şahidiz.

Siz Gelecek Partisi ile birlikte hemen hemen aynı zamanda siyasete başladınız. Ancak Gelecek Partisi’nden daha önde olduğunuz yapılan anketler, sadece bir anket değil birkaç ankette bu hemen hemen yarı yarıya önde olduğunuz görülüyor. İyi gidiyorsunuz ancak Genel Başkanınız 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce AK Parti milletvekiliydi, dolayısıyla Abdullah Gül’ün çatı adaylığı meselesinde o görüşmelerde ‘ben görüşmelerin tam da göbeğindeydim’ demesi… Böyle şeyler gündemdeyken aslında kendi ağzıyla tuzağa düşmüş gibi oldu ve şöyle değerlendirildi; DEVA Partisi olası Millet İttifakına geçtiğinde kim bilir arkadan neler çevrilecek…’ gibi. Soruma gelecek olursak: AK Partili bir Milletvekili iken kendi genel başkanının Cumhurbaşkanlığı için çalışacağına, başka bir ittifakın Cumhurbaşkanlığı için çalışması etik midir, siz olsanız böyle bir şey yapar mıydınız? Teşekkür ederim.”

İdris Şahin (Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı)

“Sayın Babacan, Sayın Davutoğlu’nun özel ricası üzerine listeye yazılmış bir isim.”

Sedat Bey, Sayın genel başkanımız Ali Babacan’ın ne kadar haklı ve doğru bir duruş sergilediği 2021 yılı itibariyle Türkiye’nin geldiği nokta itibariyle çok net ortaya çıkmış durumda. Yani kutuplaştıran, ayrıştıran, ötekileştiren, bağıran, çağıran ve tek adamlık ve sadece ve sadece hısım akraba çevresi ile ülkeyi yönetme arzusuna karşı demokratik olarak bir siyasi partinin içerisinde Ali Bey, ‘2015’ten sonra aktif olarak siyaset yapmak istemiyorum…’ 7 Haziran seçimlerinde AK Parti tek başına iktidar olamayınca 1 Kasım’a geçmişteki tüm temayülleri ve yazılı Kuralları yok sayarak, 3 dönem kuralını yok sayarak geçmiş dönemde başarılı olmuş isimleri vitrine koymaları gerekiyordu ve Sayın Davutoğlu’nun özel ricası üzerine listeye yazılmış bir isim Sayın Babacan. Orada Milletvekili… Ve diyor ki ‘18 yıllık bütün her şeyimi açın, benim tüm kayıtları milletimin gözünün önünde söylediklerimin de arkasındayım’.

“Abdullah Gül’ün Parti’ye dönüşünü engelleyen hareketin içerisinde bulunmuş olmak, asıl ayıbımız bu!”

O gün bu ülkede Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair muhalefet partilerinin üzerinde mutabakata vardıkları isim Sayın Abdullah Gül. Sayın Abdullah Gül, Ak Parti’nin kurucusu. Fazilet Partisi’nden Sayın Tayyip Erdoğan, Erbakan Hoca sağlığı yerinde iken yenilikçi kanadı oluşturup ve lider olarak gösterdiği ve İstanbul teşkilatları olarak arkasında durduğu isim Abdullah Gül. İlk başbakan, ilk cumhurbaşkanı ve siyaseten hiçbir şekilde yakışmayacak vaziyette 2011 Cumhurbaşkanlığı seçim kanununda bundan önceki cumhurbaşkanları bir daha aday olamaz diye önüne engel konularak, yasal olarak engel konulmuş bir AK Partili Abdullah Gül o günkü şartlarda. Sonrasında da Yine 2014’te Maalesef benim de olduğum ve içimizde kanayan Bir yaradır. Kendi adınıza da özeleştiri yapıyoruz. Abdullah Bey’in görev süresinin bitmesine 2 gün kala kongre toplayıp da Abdullah Gül Bey’in Parti’ye dönüşünü engelleyen hareketin içerisinde bulunmuş olmak asıl bizim için ayıp bu. Ama Abdullah Bey kendisinin ölünün kesilmiş olmasına rağmen tekrar dönüşe dair hiç bir şekilde AK Parti ile Gönül bağını kopartmamış ama kendisini de 11. Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu ülkede tanımlamak isteyen bir isim ve lider. Siyaseten gerçekten hoşgörü ve tevazu sahibi ve Cumhurbaşkanlığı kavramı da şu; Mevcut Anayasaya göre Siyasette devletin birliğini temsil eden, Millete karşı tarafsızlığını korumak üzere yemin eden kişi. Hiç bir Cumhurbaşkanının Dönüp de bir Parti Genel Başkanı olarak Milletin diğer siyasi partilerine meydan okumasını kabul edebilecek bir anlayışla bu mevcut anayasada yok. Ama anayasayı tanımayanlar, yasayı tanımayanlar, ettikleri yemine de Sadık kalmayarak bu ülkede maalesef ötekileştirici midir kullandılar. Ve 2018’de Türkiye adım adım Sayın Bahçeli’nin ve özellikle iktidar gemisinin rotasını çizen ve çizdiğini ifade edip bundan da keyif alan, ben bir canlı yayın programında da bunu yüzüne karşı haykırdığımda Sayın Perinçek keyiften dört köşe olduğunu da fotoğraf kareleri ile görmüşsünüzdür, onun dümenine teslim olmuş bir reisten bahsediyoruz. AK Parti’de ve bu süreç içerisinde acaba ülkedeki bu kutuplaşmayı sona erdirebilir miyiz diye bir adım atan isimle Temel Karamollaoğlu, ona teşekkür ediyoruz ve şükran borçluyuz.  Çünkü ülkede sıkılı yumruklarla müzakere olmayacağını, insanları ayrıştırarak bu toplumun ilanihaye devam edemeyeceğini bilen bir bilge kişi olarak diyor ki ‘Biz bu gerginliği nasıl ortadan kaldırırız, AK Parti seçmeninin de az çok destek vereceği, Muhalefet partilerinin de üzerinde uzlaşabileceği bir isim olarak Sayın Abdullah Gül ortak çatı adayı yapalım ve bu ülkedeki ikiliyi ortadan kaldıralım’ düşüncesiyle adım atılmış bir hadise.

“Ülkenin geldiği nokta itibariyle hata yapmışız.”

Şu çok önemli aslında, Sayın Babacan’ın hanesine artı olarak yazıldığına yürekten inanan bir kardeşiniz olarak söylüyorum, diyor ki: ‘Ben siyasette asla ilkelerden taviz vermeyeceğim. Nedir bu ülke? Hukuk devleti ilkesi… Nedir bu ülke? Kuvvetler ayrılığı ilkesi… Ve ilkelere sadakatimiz var, bizim şahıslara sadakatimiz yok.’  Ben de o partinin içerisinde siyaset yaptım. Ben 2018’de Tayyip Erdoğan’a oy verdim, bugün de çıkıyorum televizyon programlarında diyorum ki ‘Sayın Cumhurbaşkanım’ diyorum, ‘Sizden tarafsızlık yemininize uygun hareket etmenizi istiyorum, çünkü ben size oy verdim, bunun gereğini istiyorum’ diyorum. Ve bundan da hiç rahatsızlık duymuyorum. Ülkenin geldiği nokta itibariyle hata yapmışız. O günkü tercihler içerisinde geçmiş müktesebatın gereği ben oraya oy vermeyi uygun gördüm ama Ali Bey’in yaptığı net bir tavırdır. Bir müzakere masasında bulunup da ‘bulunmadım’ demek siyaseten bizim ilkelerimize ters.  Çünkü biz gençliğimize, bizi takip edenlere doğruluk, dürüstlük, siyasette şeffaflık vadediyoruz. Bir taraftan Milletten şeffaflık beklerken, içinde bulunduğumuz bir ortam soru olarak geldiğinde bunu döndürüp başka şekilde cevap vermek ne Ali Babacan’a ne de DEVA Partisi kadrolarına yakışmaz.

“Sayın Babacan hiçbir zaman Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini desteklemedi.”

O gün yaptığı doğruydu. Türkiye’de kutuplaşmayı sona erdirmek için Sayın Abdullah Gül’e destek vermek, onun adaylığı kesinleşmediğini öğrenince de, 23 Nisan’da oluyor bu görüşme…  28 Nisan tarihinde Sayın Abdullah Gül açıklama yapıyor diyor ki; ‘Muhalefet bloğu tek aday üzerinde anlaşılamadı dolayısıyla benim adaylığım söz konusu değildir’ diyor. Sayın Babacan 3 Mayıs’ta Parti grup kararını bir grup karar aldıysa o parti ve üyeliğine sahip olan isim gider, onun altına imza atar veyahut ta oradan istifa eder.  O istifa etmekten ziyade grup kararının altına imza attı ve ondan sonraki süreçte de imza attığı Tayyip Erdoğan’ı destekledi.  Ama hiçbir zaman Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini desteklemedi. Parti içerisinde kaldığı süreç içerisinde de desteklemedi. Bunun bir sistemsizlik olduğunu biliyordu. O da, onunla birlikte AK Parti’de geçmiş dönem bakanlık yapmış Nihat Ergün de, Sadullah Bey de,  İdris Şahin’de bunun bir sistemsizlik olduğunu gittiğimiz her yerde biz ifade ettik. Bugün basın önünde asla bu sisteme dahil bir destek beyanımızı bulamazsınız, Ali Bey’in de dahil. Çünkü Nallıhan Beypazarı belediye başkanları diyor ki ‘Ali Bey geldi bir buçuk saat konuştu ama bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile alakalı tek cümle söylemedi’ diye İl teşkilatına rapor edip öyle gönderiyor. Dolayısıyla o günkü şartlarda belki bugün doğruları söylemiş olmasının bile Türkiye’de artık normalin dışında düşünülmüş olması ve siyaseten eksi yazacak gibi bir anlayışa düşmüş olması bence yadırganacak husus bu, yoksa Ali Bey son derece net.

“AK Parti grubunun temsil ettiği ve önerdiği isim Recep Tayyip Erdoğan oldu.”

O günkü şartlarda eğer Abdullah Bey aday olsaydı kesinlikle Abdullah Bey’e destek verecekti, gerekirse o partiden istifa edip onu kampanyasına katılacaktı. Ama Abdullah Bey aday olmayınca AK Parti milletvekili ve AK Parti grubunun temsil ettiği ve önerdiği isim Recep Tayyip Erdoğan oldu ve ona destek verdi. Burada bir tutarsızlığı ben göremiyorum. Vatandaş ve millet nezdinde de onun o düzgün, doğruyu anında söylemiş olması da bir karşılık buldu.  Tabii ki siyasetten buna AK Parti aleyhte kullandı ve kirleterek tarihleri saptırarak aleyhte kullandı.

“Sayın Babacan’ı siyasete davet eden ve AK Parti’nin kurucusu olmasına ikna eden kişi Sayın Gül’dür.”

Parti içinde farklılıklarımız olacak. Abdullah Gül de o gün kendisini siyasete sokan bir isimdi, 2001 yılında Sayın Babacan’ı siyasete davet eden ve AK Parti’nin kurucusu olmasına ikna eden kişi Sayın Gül’dür. Dolayısıyla Sayın Gül’e destek açıklamış olması hiç yadırganacak bir durum değil. Velev ki bugünkü şartlarda yarın Sayın Akşener’e, yarın Sayın Kılıçdaroğlu, yarın Sayın Temel Karamollaoğlu veya herhangi birisi aday olarak ortaya çıktı, o günkü şartlarda seçim kararı alındı, ülkenin arzusu ihtiyaçları kamuoyunun baskısı veyahut ta talepleri ne ise onu değerlendireceğiz.

Deva partililer olarak siyasette güçlü bir yer edinmek istiyoruz. Güçlü kadrolarımızla belirleyici olmak isteriz. Her parti kendi liderini adayı olarak görmek ister. Ama siyasetin bir de realitesi, gerçekleri var. O günkü gerçekler neyi ihtiva ederse oturulur, düşünülür, konuşulur ve buna göre de karar verilir.

Sedat Dalar (Özgün Haber)

Sorum, yapılan yanlıştan dolayı değil, o tarihte AK Parti’nin milletvekili olduğu için acaba istifa edip desteğini açıklasaydı daha etik olmaz mıydı?

İdris Şahin (DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı)

“Gençler, bu ülkeyi akılla, bilimle yöneteceksiniz, Hurafelerle değil.”

İdris Şahin: AK Parti’nin milletvekili olmuş olmak, bir grup kararı alırsanız o grup kararını uygularsınız. Bunu uygulamamak için istifa etmek gerekir. Ama önde herhangi bir grup kararı yok. Biz siyasete girerken kimseye tabi olmak için girmedik. Sayın Babacan’da siyasetten güç devşiren değil, bulunduğu siyasete güç veren bir isim. Ve o günkü şartlarda AK Parti’nin içerisinde varlığıyla 7 Haziran seçimlerinse Sayın Babacan’ın yokluğunda AK Parti tek başına iktidar olamıyor ama 1 Kasım’da kendisinin liste başı Ankara Çankaya’dan Aday gösterildiği dönem yine %49,5 ile Türkiye’nin 1. partisi oluyor AK Parti. Sadece Babacan’a teşmil etmek doğru olmaz belki diğer arkadaşların da katkısı olabilir. Dolayısıyla Sayın Babacan’ın iradesini kimse ipotek altına alamaz. Grup kararı alındığı tarihten itibaren uygulanmazsa o zaman istifa etmesi gerekir. O tarihte herhangi bir grup kararı var ve biz aklımızı asla kiraya vermeyeceğiz.  Özellikle söylüyoruz ve DEVA Partisi olarak genç kuşağa da şunu tavsiye ediyoruz; Bu ülkeyi akılla, bilimle yöneteceksiniz, Hurafelerle değil. Birinizin kulağınıza fısıldadığı bir sözle değil. Akıl, izan ve bilim neyi emrediyorsa.  

Program hatıra fotoğrafı çekilmesiyle son buldu.

 

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb