VÜCUDUNUZ SİZİNLE KONUŞUYOR!
Bir arınma sürecinden geçiyoruz, hem bedenen, hem ruhen… Oruç tutarken nefsimizi terbiye etmek asıl yapmamız gereken ödevin ilk başında geliyor ve bize emanet edilen vücudumuzu, ömrümüzün sonuna kadar en iyi şekilde koruyup kollamalıyız ki o da üstüne düşeni yapsın….
Zavallı organlarımız tıkır tıkır işlerken, onların çalışmasına o kadar alışmışız ki başka türlüsünü düşünemiyoruz…
Bir mizansen olarak “acaba organlarımız konuşsaydı ne söylerdi” diye düşündüm…
“Bugün yoruldum, canım istemiyor şurada azıcık dinleneyim” deseler ne olurdu?
Mesela mide;
“Değirmen taşı gibi öğütmekten bitap düşüyorum…
İnsanın bütün gün yemesi gereken şey; kendi avucundan bir hamur yapacak kadardır… Bizimki ne yapıyor?
Yedekliyor hamurları adeta…
Koca, koca lokmaları hızlı, hızlı yediği için daha fazla çalışıp efor sarf ediyorum. Tam yemek faslı bitip, rahatladım dediğim bir anda çay servisi, yanında kek, o da yetmiyor meyve, kuruyemiş…
Ağırlıktan hareketsiz kalıp,
Uyarmak İçin sinyaller gönderiyorum hooppppp yeter diye…
Kime diyorum?
Öğünün biri bitmeden diğerinin hesabını yapıyorlar…
Ne yediğinin ne içtiğinin farkında,
Çok yordu beni çok…
Hoşlarına gitmeyince de kestirip biçtiriyorlar hiç acımadan… Mide küçültmekmiş… Onun yerine az ve öz ye… Ne kendini, ne beni yor… Bağırsak kardeş söylesene sende bir şeyler”
“Çalışmazsam ne olacağı hakkında mı? Ben bir şey demeyeyim yoksa ortalık fena olur…”
Sevgili mide seni çok iyi anlıyorum ama yorulmak konusunda bunu en çok ben söyleyebilirim… Kendisi sekiz saat çalışınca offf layıp, pufluyor…
Bana gelince mesai yok, hafta sonu yok…
Sen en azından gece uyuyunca biraz rahatsın, ben her gün 24 saat nöbet yazılmış bekçi gibi onu bekliyorum… Gündüz yaşattığı stres, kızgınlık gibi bana hiç iyi gelmeyen duyguları akşam da devam ediyor.. Senin anlayacağın hiç rahat yok yani…
Güya keyif yapıyor, televizyon izliyor.
Bana hiç acımıyor onları izlerken, sinirlendikçe ben hop oturup hop kalkıyorum…
Tık tık diye saat gibi çalışırdım… Yoruldum… Ondan fazla bir şey istemiyorum ki biraz beni düşünse, dinlendirse, aşık olsa,
Dağlara tepelere doğaya çıksa, üzmese beni yani…
Hep dertle üzüntüyle günümüz popüler deyimiyle “stresle” olmaz ki tepem atıyor,
Arada bir durmak istiyorum. Dursam mı acaba?”
Nereye duruyorsun kalp kardeş? Teklediğinde Anjiyo mu ne yapıyorlar, pil de takıyorlar biraz daha çok çalış diye… Önce boz, sonra çalıştırmak İçin uğraş… Anlayamıyorum bu insanoğlunu ama benim yedek parçam bile yok…
Yani tüm vücudun oksijen alması ile ben meşgulüm ama
Nefes aldırmayı bırakın, havayı koklayarak hayatta tutuyorum onları…
Sürekli ortalık sis, duman içinde… Biliyor musunuz ben tertemizdim ilk doğduğumda, şu an katran karası gibiyim… Ağlamak istiyorum ama o benim görevim değil…
Sigarayı içlerine çektikçe alanım daralıyor… İçi kurum dolmuş soba borusu gibiyim… Havasızlıktan oksijen üretemez hale geldim, kapalı mekânların içinde doğru nefes almadan yaşıyorlar ya da öyle sanıyorlar buna yaşamak denirse…
Çok dertliyim çokkk…
Hangi birini sayayım… Lafa gelince bilgi çağındayız her şeyi biliyoruz diyorlar hiç bir şeyde bilmiyorlar…
Bizleri hor kullanıp hasta ettikten sonra iyileştirmeye çalışıyorlar, üstelik yanlış metotlarla…
Elden gitmeden değerini anlayamadığımız iki şey vardır: Bir sağlık, diğeri gençliktir. (Hz. Ali) denmiş… Ne anlamlı bir cümle…
Aslında tüm organların anlatacak çok şeyi var da beyin ikaz ışıklarını yakıp duruyor, yeter artık kafamı ütülediniz diye
Diyorum ki;
Bir gün tüm organlar olarak hepimiz greve mi gitsek ne?
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.