KENDİNİ DÜŞÜN!
Bizim gibi çocukluktan itibaren hep bir başkasını düşünmek zorunda kalan ve iliklerine kadar işlemiş bu öğretiyi bir çırpıda atmak zordur…
Şimdilerde dilde düşmeyen “bana ait” kelimesini bizim nesil nerdeyse hiç bilmedi…
Kaç yaşında olursak olalım bunu üzerimizden hiç atamadık sanırım…
Bazılarına göre gelişen dünyada “Naif” kalsak da biz ısrarla devam ettik paylaşmaya…
Zaman geldi kendimize zarar vermek adına bile olsa terazinin kefesini dengede tutamadık…
Çocukluğunda kendi odası olup da yatağını paylaşmayan çok az kişi vardır sanırım…
Birde misafir gelmeye görsün “ayak uçlu, baş uçlu yatmak” hem yorgan kavgasına, hem gece yarılarına kadar gülmek demekti…
“Neden yatıyor muşum? Burası benim odam, benim yatağım, benim oyuncağım” yoktu…
Bizden önce giyilen elbiseleri, bizden sonrakilerde giysin diye itinalı kullanır, “Bunu giymek istemiyorum, beğenmiyorum” diyemezdik, demezdik…
Kıyafet seçme şansımız da pek yoktu…
“Emanetti” ve bu ruh bizimle galiba hep var olacaktı…
Sofraya oturduğumuzda başkalarının da doyması gerektiğini, konuşmadan bilir lokmalarımızı ona göre ayarlardık…
Tıka basa doymak” bunu yemem, canım istemiyor, sipariş verelim” yoktu…
Sofrada ne varsa o birlikte yenir şükredilirdi…
Rengârenk oyuncaklardan sıkılma lüksünü yaşamadık… Misket en değerli hazinemizdi, uyumadan önce saydığımız!
Bu alışkanlıkla büyüyen insanlar yaşadığımız dönemde biraz arada kaldı…
“BEN” demeyi bir türlü öğrenemedi…
Hep bizden önce gelenler vardı…
“Fedakârlık” üzerimize yapışmış bir giysi gibi “Hayır, yapamam” dediğimiz her cümlede çıplak kalacağımızı ve sanki kendimize ihanet edecekmişiz duygusunu taşıdık…
Kocaman insanlar olduk ama çocuk ruhumuzda hep paylaşmak var…
Birisi size ne yiyeceğinizi sorsa hep bir uyum gösterme çabası içinde
-Bilmem fark etmez cümlesini çok kullananlardan mısınız?
-Bir konuyu iyi bilmenize rağmen, karşı taraf daha çokbilmişlik yapınca nezaketen susanlardan mısınız?
-“Hayır” bir cevaptır ama siz her “hayır” dediğinizde “keşke demeseydim” diye kendinizi suçlayanlardan mısınız?
-Herkese yetişip kendini unutanlardan mısınız?
-Nasıl yaşamak istiyorum, ne yemek istiyorum, ne giymek istiyorum ve buna benzer birçok soruyu hala sormayanlardansanız.
Artık zamanı geldi geçiyor…
Biliyorum çok zor bunu sonradan öğrenebilmek “ben de istiyorum” diyebilmek…
Herkesi memnun ediyoruz ama kendi gönlümüzü etmeyi bilmiyoruz…
Sınırlarımız öyle geniş ki!
Talan eden, edene…
Kendimizi Sevmek!!!
Çok kolay gözüken bir cümle yaşarken tam içini dolduramadığımız…
Herkesi sevdin ama kendini sevmeyi unuttun…
Üzerimize yeni kıyafetler almak pahalı takılar veya arkadaşla içilen bir kahvenin ötesinde bir durumdur…
Bunun için kendimize nasıl davranıyor, nasıl davranmalarına müsaade ediyoruz?
Eski düşünce kalıbından çıkıp biraz kendin için iyi ve güzel olana odaklanma zamanı…
Ertelemeden, örselemeden….
Bir kere yaşadığın
Bu HAYAT yalnızca ve yalnızca senin….
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi