Anlamalı, anlatmalısın! USTAMIN ADI MÜJDAT GEZEN
Anlamalı, anlatmalısın!
USTAMIN ADI MÜJDAT GEZEN
Sene: 2008
Oyun: Tekrar Çal Sam
Rol: Linda
Tüm oyunculuk hayatım boyunca ilk ve son kez komedi tarzında oynadığım oyun, bu oyundur.
O yüzden oldukça endişeli, heyecanlı, buhranlı bir çalışma süreci geçirmiştim.
Üstesinden gelmiş, prömiyer yapmıştık çoktan. Bir gün evimde öylece otururken,
Saat 23.00 sularında telefonum çaldı. Arayan Müjdat Gezen;
– Hocam?
– Benim Sevtap, Müjdat Hocan. Tebrik ederim!
Sesinde alışkın olmadığım bir şaşkınlık. Ben:
– A! Oyunumu mu seyrettiniz hocam.
– Hayır, seyretmedim. Ödül almışsın, şimdi öğrendim. Tebrik ederim.
Şaşkınlık benim sesimde şimdi.
– Ödül mü?
– Haberin yok mu? Evet. En İyi Komedi Kadın Oyuncu Ödülü! Lionslardan. Tebrik ederim. En değerli ödüldür, çünkü…
Beni bu olayda en mutlu eden şey haberi Müjdat Hoca’dan almamdı. Çünkü komedi konusunda ikimiz de benim başarılı olup olamayacağımdan emin değildik, konservatuar hayatım boyunca. Hatta bütünlemeye bile kalmıştım onun dersinden. MSM’de okuduğum sürece Müjdat Hoca’nın gözüne girememiştim. Hissiyatım hep bu yöndeydi.
MSM (Müjdat Gezen Sanat Merkezi)’nin ilk öğrencilerinden biriydim. Yurtdışında geçerliliği olan 4 yıllık konservatuar eğitimi sonunda aldığım diplomamın, ülkemizde, resmi anlamda bir geçerliliğinin olmaması oldukça üzücü. Müjdat Gezen:
– Ben kurumlara oyuncu yetiştirmiyorum. Bu ülkeye faydası olacak özgün, özgür fikirli sanatçılar yetiştirmek için açtım bu okulu.
Demişti bana. Bir tornadan çıkmış, klasik, sınırlı yaklaşımların, hocalarının birer kopyası olan oyuncuların cirit attığı ortamda yeni bir soluktu okulumuzun eğitim sistemi. Hiçbir zorlama olmadan, yaratıcılığımızı geliştirebildiğimiz, sahnede samimi olmanın değerini keşfettiğimiz bir yuvaydı okulumuz. Eğitmenlerimiz (ki her biri ayrı bir ekolün parçası olan, dallarında usta, profesör, ünlü sanatçıların ve kuramcıların çok sesli eğitimiyle) kendi yeteneğimizin farkına varıp geliştirmek için üstüne gidebileceğimiz yolun haritacılarıydı. Türkiye’nin önde gelen isimleriydi. Hepsi Müjdat Gezen’in hayaline heyecanla iştirak eden hayalcilerken hep birlikte bir hayali gerçekleştiren kahramanlarımızdı.
Dört yıllık süreçte başka yerde aynı gün ve saatlerini harcayarak milyarlar (o dönemin parasıyla) kazanabilecekken çoğu para almadan ders verdi bize. Beş kuruş para almadan okutan öğretmen, beş kuruş para ödemeden okunan bir konservatuar hatta öğrencileri okula bedava gidip gelebilsin diye paso çıkaran ince düşünceli bir okul sahibi Müjdat Gezen.
Bir sanatçı tüm birikimini gençlere yatırıyor. Diğer konservatuarlarda olmayan (Senaryo ve tiyatro metin yazarlığı gibi) dersler okutuyor. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nu yeni nesle aktarmak, geçmişine sahip çıkmak için tarihe saygı duruşunda bulunuyor. Biri çıkar ve özümüze ait olanla günümüzün anlayışını harmanlar diye belki de medet umuyor. Çalışıyor, didiniyor. Bazen öğrencileri onu anlamıyor. O yine de yılmıyor. Yılların birikimiyle, insan sarraflığıyla, sanatın vefasız yüzünü görmüşlüğüyle hiçbirine aldırmıyor. Hayalini kurduğu, gerçekleştirmiş olduğu yoluna yine yeniden ve yeniden hayaller kurarcasına devam ediyor.
Bu ülkenin bir evladı, bir sanat adamı olarak kendini ateşe atmaktan bile kaçınmıyor. O Müjdat Gezen! O, doğru bildiğini haykırarak mizahla söyler. Zekâsının kıvraklığı ve dilinin törpüsüz ama üslup kokan keskin hali kimilerine rahatsızlık veriyor. Yanlış ya da doğruyla değil gerçekle ve o gerçekliğin neden sonuç ilişkisindeki muazzam detayı görebilme kabiliyetiyle şekilleniyor düşünceleri. Ve elbette tüm bunların içindeki komiği ya da trajikomiği algılama kapasitesinin yüksekliğiyle. İfade gücüyle de en üst noktaya ulaşıyor.
Koca yürekli bir adam. Duygusallığı göz kamaştırıcı… Karakterindeki obsesif özellikle sevimli ve sempatik. Zaaflarıyla kendi sınırını zorluyor. Her şeyden önce iyi yürekli… Herkesin kötü düşünceleri olabilir, onun da vardır ama merhamet sahibi olan insan bence temelde iyi yüreklidir.
En yakın dostlarının ölüm yalnızlığıyla yaşamak zorunda kalan sağlam bir dost. Vefalı bir arkadaş…
Müjdat Gezen için tek bir kelime söyleyemezsiniz. Onun hakkında konuşacaksanız bu konuşma cümlelerden oluşan paragraflara dönüşecektir.
Tek bir sözü için onu yargılayamazsınız. Bu ülkeye en çok faydası olan vatandaşlardan biridir o. Ülkesinin ve halkının saygısını çoktan kazanmıştır. Biliniz ki bunu hak etmiştir. O da çoktandır.
Hiçbirimiz onun için yeterli olanı yapamıyoruz; yapmamız da mümkün değil zati! MSM’li olmanın ayrıcalığını anlamayanlar hala bulunmakta üstelik. Anlamalı, anlatmalıyız oysa.
Açık davet olsun: Haydi ilk öğrenciler, bir araya gelip şahane bir oyun sahneleyelim. Zeynep Kaçar, Uğur Uludağ, Caner Güler yazın. Ümit Çırak, Rıza Sönmez yönetin. Günay Karacaoğlu, Dolunay Soysert, Sevil Akı, Yonca İnal, Sibel Seyhan, Eraslan Sağlam (Sen de bizdensin bizim gözümüzde hala) Tülay Akın, Gülçin Hatıhan, Banu Ergin, Metin Akşahin, Özgür Kemertaş, Ebru Karanfilci, Kıvanç Tiner, Konca Karaman Kumkum; daha kimler, kimler! Hepimiz bir arada. Bir Berk yok aramızda. Öte dünyadan onun da ruhu şad olur bu oyunla. Ve ilk müzik bölümü öğrencileri, oyun müzikleri de sizden olsun. Şevket Çoruh sahne de senden olsun. İşte, 30. Yıl armağanı Müjdat Hocamıza ve tüm kıymetli hocalarımıza.
Sene: 2017
Oyun: Bankta İki Kişi
Rol: Vera
İkinci sene oyunsuzum, rolsüzüm. Sahnede olmam gerek. 2017 Şubatında kurulan tiyatromuzla ilk kez özel tiyatronun zorluklarına şahit oluyorum. Her şeyi kendimiz yapıyoruz. Profesyonel ve işini aşkla yapan sanat dostlarımızın tecrübesi ve desteğiyle ilk oyunumuzu sahneliyoruz. 23 yıldır Şehir Tiyatroları’nın sonsuz imkânlarıyla, şaşaasıyla çalışmış olan ben, zor şartlarda çalışmanın ne demek olduğunu tahmin etmenin ötesindeyim şimdi. Her şeyi düşünmekten rolüme odaklanmada sorunlar yaşıyorum. Ben oyuncuyum sadece rolümü düşünmem, konsantrasyonumu sağlamam, Ben Rol – Rol Ben ilişkisini ince ince dokumam gerekirken; teoride bildiğim, bir kısmını pratikte de tecrübe ettiğim o kadar çok şeyle ilgileniyorum ki rolümü iyi çıkaramayacağım endişesiyle hazırlanıyorum rolüme. Tüm zorluklara karşın hazırız. Gala daveti için aklınıza kim gelirse ulaşmaya çalışıyoruz. Onlardan biri Müjdat Gezen, bizzat arıyorum:
– Merhaba hocam! Ben Sevtap, Sevtap Çapan! Çok zaman oldu.
– Merhaba Sevtap’çığım. Tanıdım sesini. Nasılsın çocuğum?
– İyiyim. Sizi oyunumuzun galasına davet etmek istiyorum. Özel Tiyatro kurduk, ilk oyunumuz hocam.
– Ben provadayım. Biraz da rahatsızım. Galanıza gelemem. Çok sevindim. Başarılar diliyorum. Senin için şunu yapacağım. İstediğin bir tarihte gel ve oyununu bizim sahnede ücretsiz oyna.
Benim bir iki itirazımdan sonra konuşmayı detaylandırıyoruz. Yönlendirdiği yetkililerle görüşürken kendi kurduğu sahnesinde kendi oyunları dışında kimseye kapılarını açmadığını öğreniyorum. Müjdat Gezen belki bir kereliğe mahsus bu kuralını bozuyor. Herkes ama herkes şaşırıyor, ben dâhil.
Büyüklüğünü bir kez daha gösteriyor. Minnettarlığımı hangi kelimeyle ifade edebilirim? Borcumu nasıl ödeyebilirim? Üzerimdeki emeğin hakkını nasıl verebilirim?
Anladım ki o bunlarla ilgilenmiyor. Aklının ucundan bile geçirmiyor. Sadece başarılı olmamızla gururlanıyor, mutlu oluyor. Sanat adına yaptığımız her iyi şey de bu büyük ustanın hayallerinin bir parçası sanırım. Bizler başarılarımızla hala onun hayalini gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Ona borcumuzu bu şekilde ödememizi istiyor. İnsan olmamız, sanatla yoğrulmamız. Bizler de onun hayalinin kahramanlarıyız.
O hepimizin kahramanı, okutsun, okutmasın hepimizin ustası. Her daim aydınlatacak varlığı.
Minnet, Sevgi ve Saygıyla Büyük Usta…
Ustamın adı: Müjdat Gezen!
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi