KÖREBE
Bu oyunu çocukluğunda oynamayan yoktur sanırım bir kişinin gözleri eşarp veya benzeri bir şeyle bağlanır ve ebe etrafını göremez, diğer kişileri aramaya çalışır…
Şu esnada bir çoğumuz körebe oynuyoruz….
Sosyal belirsizlik
Ekonomik belirsizlik
Psikolojik çıkmazlar
Sosyalleşme fobisi
Korku salmış her yanımızı, sorgulama yok, araştırmak yok…
Kurulmuş otomatik robotlar gibi günlük hayatımızdaki işlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz… Uyanıyoruz, çalışıyoruz, alışveriş yapıyoruz, yiyoruz, yatıp uyuyoruz…
Belirsizlik her yerde…
Geleceğimizin çocuklarının okullarda ki durumu malum… Aylarca aileler ve öğrenciler ne yapacağını bilmeden beklediler hala netlik yok…
Bu bekleyişin verdiği doğal tedirginlik var… Okula gitmeli mi, gitmemeli mi?
Evde kalan çocuğun gelişimi, psikolojisi ayrı ve çok önemli bir konu…
Peki, ne kadar sürer bu durum onu da kimse bilmiyor…
Birçok sorunla uğraşırken önemli bir detayı unutuyoruz…
Hayatımızda her gün çok hızlı bir şekilde eksilen ve bir daha geri getiremeyeceğimiz “ZAMAN”
Ve bizler bu hengamede ne güneşin doğuşunu görüyoruz ne batışını, ne çayın demini ne çocuğumuzun büyüdüğünü. tatlı bir sohbetin içinde kaybolmayı, doyasıya gülmeyi, çiçeğimizin açtığını ve daha bir çok güzelliği unuttuk…
Bir hikaye var;
Mutluluğu arayan ve bir türlü bulamayan bir adama uzak diyarlarda yaşayan bir bilgeyi önermişler. Uzun bir yolculuktan ve bekleyişten sonra sonunda sıra ona da gelmiş ve bilgeye: “mutluluğu nasıl yakalarım” diye sormuş.
Bilge adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki damla yağ damlatmış, sonra demiş ki:
“Sarayımın her yerini gez ve tekrar gel ama sarayımı gezerken yağı dökmeden bu kaşığı ağzında taşıyacaksın.”
Adam sorusuna hemen cevap almadığı için biraz şaşkın “tamam” demiş, sarayı gezmiş…
Bilge bakmış yağ hâlâ kaşıkta,
“Aferin yağı dökmemişsin güzel, peki sarayımın güzelliklerini anlat bakalım, neler gördün?”
Adam “yağı dökmeyeceğim” diye uğraşmaktan pek dikkat edememiş, bir şey diyememiş. Bilge “Olmadı, yağı dökmeden, kaşığı tekrar ağzında taşı, bu sefer sarayımdaki güzelliklere dikkat et, sonra tekrar gel” demiş.
Adam ne yapalım deyip tekrar kabul etmiş. Her yeri gezmiş, bu sefer sarayın güzelliklerinden çok etkilenmiş. Sonra ağzında kaşıkla yine bilgenin yanına gelmiş. Bilge sormuş:
“Sarayın güzelliklerini gördün mü, anlat bakalım.” Adam bu sefer hayran kaldığı güzellikleri anlatırken bilge onun sözünü kesmiş ve demiş ki: “Güzel, peki ama yağ nerede?”
Adam sarayı hayran hayran dolaşırken yağı tamamen unutmuş, utana utana, sıkıla sıkıla demiş ki: “Şey, yağı dökmüşüm.”
Bilge bizimkine anlamlı bir bakış atmış ve demiş ki: “Mutluluk hayatın bütün güzelliklerini yaşamak, tadına varmak ve sorumluluklarına, kaşıktaki yağ gibi sahip çıkmaktır.”
Ne geçmişte takılı kalarak, ne geleceğin endişesi…
Şu an var ve anı yaşarken ıskalamadan yaşayın…Hayat her şeye rağmen çok güzel….
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Beykoz’da Zaman Daralıyor, KÖSELER’i Bu kez Zaman Aşımı da Kurtarmayabilir!
-
BENCE ÖLDÜM
-
Kumruların Aşkı
-
KARMA-ŞA
-
MİSAFİRSİN BU DÜNYADA
-
BİZ İYİ İNSANLARDIK!
-
NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA
-
Murat Aydın, KÖSELER’den Daha Çok Beykozlu
-
HERKES GİBİ GÖMÜN BENİ!
-
HAYATA DÖN
-
Kim Daha Çok Yalan Söyler? Kadın mı Erkek mi?
-
KÖSELER’in 100 Gün Değerlendirmesi