Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı, İBB Beykoz Korusu Tesisleri’nde Beykoz Yerel Basınıyla bir toplantı gerçekleştirdi.
Toplantıya; Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Selman Yücel, SP’nin 2019 İBB Adayı ve İl Başkan Danışmanı Necdet Gökçınar, İl Mahalli İdareler Başkanı Mehmet Ali Özgül, İl İmar Komisyonu Başkanı Yılmaz Karakaya ve İlçe Başkanı Muammer Koç ile birlikte İlçe Yönetim Kurulu üyeleri katıldılar.
Programda açılış konuşmasını İlçe Başkanı Muammer Koç gerçekleştirdi.
Muammer Koç (SP Beykoz İlçe Başkanı)
“Katılan basın mensuplarına teşekkür ederiz. Bütün toplantılarımıza katıldılar, sağ olsunlar. Biliyorsunuz Kovit-19 tehdidi altındayız. İkinci dalganın olma ihtimali var. O yüzden bilim insanları uyarıyor, çok dikkat etmeliyiz.
Bugünlerde yine deprem gerçeği ile yaşıyoruz. Bugünkü gündemimizi deprem üzerine oluşturuyoruz. Çarpık yapılaşmanın getirdiği yük çok tehlikelidir. Tarihi seyrine bakarsak köyden kente göç 1950’lerde başladı. Elbette Beykoz’da sanayi şehri idi, göç aldı. Halkın barınma sorunlarına eğilmeyen hükümetler nedeniyle çarpık yapılaşmalar oldu.
1966 yılına gelindiğinde 775 sayılı yasayla bazı yaptırımlar getiriyor ancak bir türlü sonuç alınamıyor. Son 18 yıla baktığımızda bütün yetkileri tek başına yerelde ve genelde ele alan bir iktidarla karşı karşıya geldik. İstenseydi Beykoz’daki hane sahiplerine bedava anahtar teslimi ev yapılabilirdi.
İlçe Başkanı Muammer Koç’un basın açıklamasını aynen yayınlıyoruz:
“Değerli basın mensupları ve kıymetli Beykozlu hemşerilerim hepinizi saygıyla selamlıyorum, Esselamu Aleyküm; Toplantımızın öncelikle Beykoz’umuza, İstanbul’umuza ve Türkiye’mize hayırlar getirmesini Cenabı Allah’tan(c.c) niyaz ederim.
Büyük bir musibet olan Covid-19 virüsü ile ilgili yöneticilerimizin salgın tedbirleri çerçevesinde 11 Mart tarihinden itibaren alınan sıkı tedbirlerin şimdilerde kısmen de olsa hafifletilmiş olduğunu görmekteyiz. Milletimize ve bütün insanlığa geçmiş olsun temennilerinde bulunmakla beraber uzmanların ikinci dalga konusundaki uyarılarına dikkat edilmesi gerektiğini ve gereken duyarlılığın gösterilmesi hususunu Beykozlu hemşerilerimize hatırlatmayı görev addediyoruz. Değerli basın mensuplarımız; Beykoz’umuzun en önemli sorunlarından biri imar ve planlama olup bunlara bağlı olarak da deprem tehlikesi gerçeği olduğunu düşündüğümüzden, basın açıklamamız bu konular üzerine olacaktır.
Geçmişten günümüze baktığımızda deprem riskini artıran en önemli etkenlerin başında plansız yapılaşma gerçeği gelmektedir. Genel olarak 1950’lerde başlayan köyden kente göç sebebiyle ortaya çıkan; düzensiz, plansız uygun olmayan yapılaşma şehirleşme ve yapılaşma, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişin hızlanması ve bunların devlet politikası olarak desteklenmesi sonucu, şehirleşmenin ve yapılaşmanın kendi haline bırakılmasıyla, şehirlerin hızlı bir nüfus artışı ile karşı karşıya kalmasına ve vatandaşların kendi ihtiyacını kendilerinin karşılamasına vesile olmuştur.
Hükümetlerin ve belediyelerin bu duruma sadece seyirci kalmalarıyla, planlı büyüme yerine kendi kendine hızla büyüyen çarpık yapılaşmış şehirler ortaya çıkmıştır.
Bu çarpık yapılaşma sorununu çözmek ve de daha sonra planlı şehirler oluşturmak için 1966 yılında 775 sayılı yasa çıkarılmış ve o güne kadar yapılmışları ıslah edici hükümler getirilmişse de kayda değer bir sonuç alınamadığı gibi daha sonra belli aralıklarla kanunlar ve yönetmelikler çıkarılmasına rağmen sorunlar çözülememiş aksine daha da büyümüştür.
Özellikle dar gelirli halkımızın desteğini alan ve son 18 yıl yerelde ve genelde iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi bu sorunları çözmesi bir yana Beykoz’da her bir aileye ücretsiz konut yaparak teslim edebilecek güçte ve imkana sahipken tam tersine Beykoz’da izlenen imar ve planlama politikasına baktığımızda daha çok sınırları yüksek duvarlarla çevrilmiş, Gelir seviyesi yüksek insanların yaşam alanı olarak tasarlandığı site tarzı yapılaşma alanları olup içerisine girmek istendiğinde sorgulanmak zorunda kaldığınız kendi içlerinde sosyal alanları olan asosyal yaşam alanlarına kısmen dönüştürülen ve Beykoz’un genelini de bu şekilde dönüştürme çabaları hakim olduğunu görmekteyiz. Beykoz’un çilesini çekmiş, nesiller yetiştirmiş hak sahibi olan dar gelirli insanları ya betonlaşmış komşu ilçelere ya da kenara, kuytu köşelere sıkıştırılmış, mahalle kültürünü ortadan kaldırarak oluşturulmuş yapılara mahkum ederek her iki kesime de normal şehir yaşantısından soyutlayan yeni bir yaşam tarzı dayatılmaktadır.
Farklı alanlarda Kamplaştırılmaya çalışılan milletimiz, imar ve şehircilikte de zengin ve fakir olarak sınıflara ayrılmaya hazırlanmaktadır bu çalışmayı özellikle Devletin kurumları olan TOKİ ve KİPTAŞ eliyle inşa etmekte olduğu yapılara baktığımızda fakir ile zengin arasını ayrıştırmada etkin rol oynadıklarını görmekteyiz.
Mahalli idareler seçimlerinde iş başına gelen Cumhuriyet Halk Partisi adayı İBB Başkanlığı ve yönetimi, mevcut verileri kullanarak deprem riskini gösteren bir kitapçık yayınlamanın ve ilçe belediyelerine birlikte hareket etme çağrısında bulunmanın dışında Beykoz’a yönelik deprem hakkında somut sayılacak bir adım atmadığı görülmektedir.
Yine ana muhalefetin, Beykoz’a imar gelsin de nasıl olursa olsun mantığından vazgeçerek halkın yararına olacak çözüm önerilerini ortaya koymaları gerekmektedir.
Merkezi yönetime bağlı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının İBB’yi devre dışı bırakarak riskli alan oluşturmak ve kentsel dönüşüm gibi formülleri devreye sokarak Üsküdar, Kirazlıtepe, Kadıköy,Fikirtepe örneklerinde görüldüğü gibi Beykoz’u da böyle bir çıkmaza sokmamaları için tarihi çağrımızı tekrarlıyoruz…
Beykoz Belediye yönetimine çağrımız; İBB ile hareket ederek öncelikle paydaş olarak büyük ölçekli müteahhitleri değil; öncelikle Beykoz üzerinde söz sahibi olan kamu kurum ve kuruluşları, Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası, Sivil Toplum Örgütü temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, Beykoz’da bulunan üniversite temsilcileri ve mahalle muhtarlarını paydaş olarak alınması kurulacak platformla bu kangrenleşmiş sorunu birlik ve beraberlik içerisinde, halkımızın yararına olacak şekilde nihayete erdirmesidir…
Beykozlu Beykoz’da kalması için….
Çözüm önerilerimiz..
Muhterem yöneticiler sizleri hesabi değil hasbi davranmaya davet ediyoruz..!
Halkımızın istediği ultra lüks yapılar değil; mahalle kültürünün devam edeceği, depreme dayanıklı, yerinde dönüşümü sağlanmış yaşam alanlarıdır.!
Saadet Partisi olarak planlanmış bir Beykoz’dan yana olduğumuzu, görüş ve önerilerimizi yansıtan Beykoz İmar Raporunu hazırlayarak geçmiş yıllarda kamuoyuyla paylaştık. Aradan geçen zaman zarfında bir arpa boyu yol alınamadığını gördüğümüzden dolayı çözüm önerilerimizi yineliyoruz.
İl Mahalli İdareler birimimizin uhdesinde bulunan imar komisyonu tarafından yapılan mevzuat analizi sonucunda; mevcut yasalarla vatandaşımızın sorunlarının çözüme kavuşturulabileceği görülmüş ve bu bağlamda 2960 sayılı Boğaziçi İmar kanununda bulunan ek 5 ila 10 maddeleri uyarınca imar ıslah planları yapılarak, parsel büyüklüğüne bakmadan isim isim tespit edilerek, bulundukları parsel büyüklüklerine göre ifraz yapılıp binaları dört kata kadar olanların kat irtifakı yapılabilirliğinin olduğu; Sarıyer’deki uygulamalarda görülmektedir. Diğer tarafta mevcut iyileştirmelerle 3193 sayılı genel imar kanununa muhatap bölgelerde rahatlıkla imar ıslah yapılabilmektedir.
Yukarıdaki temel çalışmalar yapıldıktan sonra maddi kaynak temini elde etmek için merkezi yönetimin 2960 sayılı kanunun 10.Maddesindeki uygulanması istenen şartlara mevcut yapı stoku artı % 25 artış sağlandığında vatandaşın kesesine dokunmadan planlanmış donatı alanlarıyla birlikte “depreme dayanıklı” yaşam alanları yapılabilir, dahası elde edilen kaynağın bir kısmıyla istihdam sağlayacak iş sahaları ve eğitim alanları oluşturmak mümkün olacaktır.
Bu bağlamda İBB ve Beykoz Belediyesinin sadece Beykoz ölçeğinde kuracakları yapı firması, sahadaki gelişmelere yön vererek vatandaşla müteahhit arasında koordinasyonu sağlayıp oluşabilecek olumsuzlukları giderecek aynı zamanda belediyeye ait yapı firması vatandaşla işbirliği içerisinde dönüşüm projelerini uyguladığı zaman, dönüşümler daha da hızlı olacaktır. Ve Beykozlu Beykoz’da kalacaktır aksi halde Çevre ve Şehircilik Bakanımız Muhterem Murat Kurum Bey; Bakanlığınız üst yönetim olması hasebiyle sadece Beykoz’un değil Tüm “TÜRKİYEMİZİN” Bakanlığı olduğu için bu kadar büyük sorumluluk karşısında merkezi yönetim anlayışıyla yerel sorunları çözmeniz imkansızdır. Yapılması gereken vereceğiniz talimatlarla taşra teşkilatlarının daha aktif çalışmalarını ve seçilmiş yerel yöneticilerin yetkilerini kısıtlamak yerine siyasi görüşlerine bakmaksızın yetkilerini artırarak vatandaşın sorunlarının çözümü için hamle yapmalarını sağlamak, kuracağınız denetim sistemiyle aksaklıkları tespit ederek sorumlulara mevzuat çerçevesinde yaptırımlar uygulamaktır. Göreceksiniz ki kronikleşmiş sorunlar sizlerin de arzu ettiği gibi çözüme kavuşmuş olacaktır.
Kendisi halkçı ve sosyal demokrat olan İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu; Beykoz’un en büyük sorunu olan imar ve mülkiyet sorununu HALKIN yararına göre çözün! “HERŞEY GÜZEL OLACAK”
Beykoz Belediye başkanımız Sayın Murat Aydın; Çözüm önerilerimizi dikkate alarak mülkiyet, imar ve planlama sorununu çözüp hayata geçirin!.. 5 yılda 15 yıllık değil 50 yıllık icraat yapmış olacaksınız. Bizler de size teşekkür edeceğiz.
Aksi takdirde, söz verilip yapılmayan ve eksik yapılan icraatları halkımıza anlatarak sizleri tanımalarını sağlayacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunar sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
Saadet’le kalın…”
Muammer Koç konuşmasını tamamlamasının hemen ardından sözü Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Selman Yücel’e bıraktı.
Selman Yücel (SP İstanbul İl Bşk. Yrd.)
“Beykoz’un gerçekten en önemli sorunu imar ve mülkiyettir. Beykoz’un kurtuluşu buna bağlıdır. Beykoz’da her şey var. Beykoz’un o yüzden yağmacısı da var. Beykoz için çalışmaya devam edeceğiz.”
Selman Yücel’in konuşmasının hemen ardından mikrofon İl Başkan Yardımcısı Necdet Gökçınar’a veridi.
Necdet Gökçınar (SP İl Bşk. Yrd.)
“Beykoz’da geçen yıl seçim çalışması yaptım. Beykoz için çalışan güzide bir basınımız var. Bu sunumu yapan ilçe yönetimine teşekkür ediyorum.
Beykoz’umuz çok güzel, her şey var. Rahmetli liderimiz Erbakan şöyle derdi: “Helva yapmak için un, şeker, yağ lazım. Hepsi var neden yapmıyoruz?” Çok doğru bir söz… Bu memlekette ihtiyacımız olan milli görüştür. Helvaya sirke karıştırmayan bir zihniyet lazım. Ülkemiz zenginlerle dolu bir ülkedir.
Beykoz’u ne yapıp edip oturulabilir bir yer yapmak lazım. İş yapmak istiyorsanız yaparsınız. İnsanlara Saadet getirmeliyiz. Niyeti sağlam tutmalıyız. Beykoz’u kurtaralım diyoruz.”
Gökçınar’ın konuşmasının ardından söz Yılmaz Karakaya’ya verildi.
Yılmaz Karakaya (İl İmar Kom. Bşk.)
“Beykoz ile Sarıyer’in hiç bir farkı yok. Sorun olarak sunulan iki şey var. Birincisi boğaziçi imar kanunu… İkincisi SİT kararları…
Aslında boğaziçi imar kanunu sorun değil. İnsanların yararına problem çözmek istemenize bağlıdır. Boğaziçi kanunu Beykoz’da hiç bir sorun kalmaması için yapılmıştır aslında. Burada geçici maddeler koyarak sakıncalı alanları, gecekondu alanlarının dahil nasıl planlanacağı bellidir.
1995 yılında getirilen SİT kararına gelince… Boğaziçi alanındaki sorunları çözün diye SİT kararları getirilmiştir. Konunun şu andaki haliyle sorunlar çözülür.”
Yılmaz Karakaya konuşmasını tamamladıktan sonra mikrofon son konuşmacı olan Mehmet Ali Özgür’e söz verildi.
Mehmet Ali Özgür (İl Bşk. Yrd.)
“İlçe yöneticilerimizi böyle güzel bir program için tebrik ediyoruz. Maalesef İstanbul’un her tarafında imar sorunu var. Biz il mahalli idareler temsilcisi olarak çeşitli mahallelerde birimler oluşturduk.
İmarla ilgili sorunlar var. Bu sorunlar çözülebilir. Tayyip Bey kendi söyledi: “Biz İstanbul’a ihanet ettik!” diye… Bakın, “Hata yaptık, yanıldık” değil, “İhanet”… Bu çok önemlidir. Salgın döneminde anladık ki bizim ev diye yaptığımız yapılar ev değil.
Sosyal alan yok. Yanlış yapılanmalar oldu. Dediğimiz gibi, bu sorunlar çözülür… Yeter ki samimi olsunlar.”